Sezen Aksu'nun "Yetinmeyi bilir misin, sana verdiği kadarıyla hayatın?" dedikten sonra "Hoş, bilsen de bilmesen de, yara bere içinde bu yollardan geçeceksin." dediği gibi...
Öyle insanlar ki, ne kentleri vardır, ne kaleleri, hepsi de atlıdır ve ok atarak savaşırlar.Evlerni peşlerinde taşırlar... Böyle insanlar yenilebilir, ele düşürülebilir mi?
Sait Faik'in masa başında yazma huyu yoktu. Sürekli cebinde müsvedde kağıt bulundururdu. Yolda yürürken , vapurda , vs. gördüğü bi şeyi hemen çıkarıp orada yazardı.Hikayelerinde okuduğumuz çoğu şey aslında gerçek hayat manzaralarıdır ve hikaye kahramanlarının hemen yanında elinde bi kağıda not alan Sait Faik de vardır.
Descartes "Şans gencin ve cesurun yanındadır" demiş.Her ne kadar felsefi düşüncelerine katılmasam da bu sözüne sonuna kadar inanıyorum.
Şans insanları cezbeder, onlara umut vererek kandırır.Kendisini istersen yanında olacağı yalanını söyler.Bu yüzden şans oyunları oynayanlar hep komiğime gitmiştir.Çünkü şansın kandırmacası en çok onlarda kendini gösterir.O kadar ileri giderler ki kendilerini kaybedip şansın yanında olması için yalvarırlar.Saçma totemler dahi yaparlar.Bunun karşılığında şans ne mi yapar? Hiçbir şey, çünkü istediğini almıştır.
Oysa ki şans güce ve iradaye tapar ve bunlar her kimdeyse onun yanında olur.Üstelik kendisinde bunlardan biri olan insanın çabalamasına gerek yoktur.Şans gelip en sevdiği şeyi bulacaktır.
Bu yüzden "şans tarafsızdır" sözü büyük bi yanılgıdır.