sınıf ve statü grupları üyelerini birbirine bağayan dünya-ekonomi, firmalar, devletler, hanehalkları ve hanehalkı-ötesi kurumların karmaşık ilişkisi, sürekli olarak iki karşıt -ama ortak-yaşar(embiyotik)- ideolojik temanın saldırısı altındadır: bir yandan evrenselcilik, diğer yandan ırkçılık ve cinsiyetçilik.
evrenselcilik bir normdur. yani çoğu insan ona inandığını ileri sürer ve neredeyse herkes onun bir erdem olduğunu idda eder. ırkçılık ve cinsiyetçilik ise tam tersidir. onlar da normdur, ama negatif normlardır; çünkü çoğu insan onlara inandığını reddeder. hemen herkes ırkçılık ve cinsiyetçiliğin kötü şeyler olduğunu beyan eder, ama yine de onlar normdur. dahası, birer negatif norm olarak ırkçılık ve cinsiyetçilige uyma derecesi, en az erdemli evrenselcilik normuna uyma derecesi kadar yüksektir; aslında çoğunlukla insanlar evrenslcilil normundan çok daha fazla neatif ırkçılık ve cinsiyetçilik normuna uyarlar. bir aykırılık gibi gözükebilir bu. ama değildir.
Kapitalizm kar amacıyla pazarda satış yapan üretici bireyler ya da firmaların varlığından ibaret değildir. Bu türden kişiler ya da firmalar dünyanın her yanında binlerce yıldır zaten vardı. Ücret için çalışan insanların varlığı da bir tanımlama için yeterli değildir. Kapitalist bir sistemde olduğumuzu, ancak sistem sermayenin sonsuz birikimine öncelik verdiğinde söyleyebiliriz. Böyle bir tanımlama kullandığımızda, sadece modern dünya-sistemin kapitalist bir sistem olduğu ortaya çıkar. Sonsuz sermaye birikimi oldukça basit bir kavramdır: İnsanların ve firmaların daha da çok sermaye biriktirmek için sermaye biriktirdikleri ve bunu sürekli ve sonsuz bir süreç olduğu anlamına gelir. Bir sistemin böyle sonsuz bir birikime “öncelik verdiğini” söylerken şunu kast ediyoruz: Yapısal mekanizmalar vardır ve başka gerekçelerle hareket edenler bir şekilde bu mekanizmalar tarafından cezalandırılır; nihayetinde toplumsal sahneden silinirler. Diğer yandan, uygun gerekçelerle hareket edenler ödüllendirilir ve başarılı olurlarsa zenginleştirilir.