İkimizin de hüznü bir sarmaşık olmalı
Uzun bir ömrü nakış nakış saran
Büyük atlas olmalı Hint kumaşlarından
İnkar ettiğimiz bir sürü şey olmalı
Mesela bile bile alıyoruz ağrıları ve arveles Bile bile taraklara adanmış ömrün
İsteyerek çakıyoruz kalbine çivileri yer/yüzünün
Alkışlanan bir içimiz olmalı
İyileşmek için gözler birbirine bakarken
Bir tren saatimiz de yok ki kalkıp kalkıp gitmeli
Koca şehirler arası ruh haritası çizerken Demirin müziği içinde gizli bir dağ olmalı
Adem Yazıcı
Peygamberimiz,
*Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma’dır, Âdem o gün yaratılmış,o gün Cennet’e konulmuş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de Cuma günü kopacaktır.* buyurmuştur.
"Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma'dır, Âdem o gün yaratılmış, o gün Cennet'e konulmuş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de Cuma günü kopacaktır. "
... Yakın zamanlara gelinceye kadar hemen her Müslüman esnafın dükkanında:
Her seherde besmele ile açılır dükkânımız
Hazret-i . . .dir pîrimiz üstâdımız. (*)
Tarzında bir levha halinde dükkânda bir ihtiram mevkii işgal ettiği görülmekte idi. Yine hatırlardadır ki faraza bir dükkânın alım satımında bir adamın bir sanata intisabında veya bir
ağzını dağın kalbi gibi açan
kibrit çöplerinden parlayan hayat
içimizi kurutan her şey geride kaldı
içimizi kurutan ateşlere ne kaldı
ömür dediğin nedir ki
birçok kimsede uyudun uyanamadın kaldı
çalı çırpı içinde vınlayan zaman kaldı
bir gün döneceğim şu köşeden
şu büfenin sahibinden şu yaşlı tabureden
güneşli günler gördüm bahçede
süpürdüm sokaklarını evinin bu yüzden
kapalı havaları saydım tek tek
geçtin alnının yüksek ateşinden