Ve Beyazıt’ta bir ağacı çiziyor Bedri Rahmi, bir atkestanesini ve göğü.
Bir ağaç, belki bin yıllık belki daha da (atkestaneleri ne kadar yaşar? o kadar işte).
Girintiler, çıkıntılar, oyuklar, boğumlar. Hep bir ağaç olmak için
Bir ağaç çekilmiş içine, yalnız kendini dinleyen, kendi olan ve ihtiyar.
İhtiyar, çünkü bir yaşamalara gidip gelmiştir, uzamıştır elleri ve saçları
Bilir ki büyümek, atmaktır, yenilemektir kendini, dönüp içine çıkarak içinden
Katı bir yasanın elinde, duyulan, yaşanan yalnız.
Bir ağaç, sayrılı, uzamış yüzü, tırnakları, büyütür gibi bir acıyı, bir yıkıntıyı
Onun için kızgın ve öfkeli (başka nasıl olabilir, nasıl bağırmak istemez: Ben de yaşadım!) diye
Hem kim hazırlanır kıyımlara kendi eliyle, ıssızlaştırır göğünü kim?).