Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Bir kitap daha yazabilecek ömrü olsa idi , yada tükenmeden bir kayıt daha yapabilecek sesi , kim bilir neler yazmıştı daha , insan ölesiye merak ediyor , acaba neler yazmıştı daha , keşke dökebilseydi dizelere keşke okuyabilseydik ..
Duvarları katı sabır taşından
Kar altındadır varoşlar,
Hasretim nazlıdır Ankara.
Dumanlı havayı kurt sevsin
Asfalttan yürüsün Aralık,
Sevmem, netameli aydır.
Bir başka ama bilemem
Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
Kalbim, bu zulümlü sevda,
Kar altındadır.
Ahmed Arif
‘’ Karanfil Soksğı’’, Hasretinden Prangalar Eskittim
Ahmed Arif, cesur şair...
Hasretinden Prangalar Eskittim... Kitabın ismi bile bir şiir âdeta. Kendine özgü üslubu ve tarzı ile şiiri yeniden yazıyor Arif. Halktan biri olduğunu şiiriyle de bizlere göstermeyi başarıyor. Kullandığı ifadeler o kadar samimi ve bizden ki hemen taniyabiliyoruz o ifadeleri.
Zalimlere kılıcını çekerken mazluma kanat geriyor Arif ve bizlere müthiş bir şiir zevki yaşatıyor...
"Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun?"
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdân,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...
“Ard - arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül - gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim. “