Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zamanımızın kölesi makinesidir. Bizi günden güne asaletsiz çabalamalardan kurtarıyor, ruh ve zekâyı saran bağları çözüyor. El yazması kitap devrinde edebiyatın bugünden fazla halk arasında münteşir olduğu iddia edilebilir mi? Matbaanın günden güne tekâmülü okumak ihtiyacının kütleler arasındaki inkişafına atfedilemezse, neyle izah edilebiliriz. Medenî dünyada harpten sonraki kitap satışı, harpten evvelki satışın bin misline çıkmıştır. Kitapçılık ancak zamanımızda büyük bir ticaret şeklini almıştır. Bu okuma iştihası sayesindedir ki, en kötü yazılar bile şimdi kitapçı camekânlarında, hiç olmazsa iki, üç gün yer bulabiliyor. (İkdam, nr. 11514, 14 Mayıs 1929)
Eski ve yeni bütün bediiyatçılara göre, sanat eserleri maddî hayat işlerinden arttırılabilmiş bir faaliyet fazlasının mahsulleridir. Eski Yunanistan'da büyük bir sanat medeniyeti vücuda geldiyse, bunu Yunanîler süflî işlerde kullandıkları esirlere borçludurlar. Esirler dağda, tarlada çalışır, efendiler şehirde şiir söyler, heykel yontar, mâbed kurardı.
Reklam
Makineye gelince o, Merih'ten küremize inmiş bir düşman değildir ki, insanı her türlü manevi faziletlerinden soyarak, onu diş ve mideden ibaret bir canavar haline getirsin. İnsan daha az çalışmak, daha az yorulmak ve manevî zevklere de hasretmek üzere daha çok boş zaman kazanmak için makineyi icat etmiştir. Zamanımızda büyük merkezleri dolduran milyonlarca işsiz amele, makinenin azad ettiği esir. lerdir. Bunlar süflî yorgunluklardan kurtulmuş mesut bir insanlığın ilk habercileridir. Makine bunları bugün işsiz ve belki de aç bırakıyor, fakat yarın mesut edecek. Makine, mühendisin hesapla yaptığı makine, yani kâğıttan fırıldak değil!
Ağzı olan bir mahluk için yerde, suda veya havada mutlak bir hürriyet hülyası hakikat olabilir mi? İnsan her şeyden evvel kendi kendisinin esiridir. (İkdam, nr. 11256, 15 Teşrin-i sâni 1929)
Size itiraf edeyim: Ben fazla bir Avrupalılıktan pek hoşlanmam; bazan Anadolu türkülerini dinlemekten sonsuz hazlar duymuşumdur.
İki manası ile de gençlik ve ihtiyarlık zooloji bahislerini alakadar eden bir meseledir. Sanat âleminde genç ve ihtiyar yoktur; yalnız sanatın efendileri ve köleleri vardır. "Genç” sözü, çok zaman, ağırbaşlı tenkitçilerin yenilik meydana getirmiş kimseleri küçümsemek, belki hor görmek için kullandıkları bir kelimedir.
Reklam
Kırk Derece adlı yazısında kırk derece ateşin aslında bir insanın yaşaması gereken ilgi çekici bir olay olduğunu şöyle anlatıyor (s. 47): "Kırk derece ateş!... Bu Çin, Japon, Amerikan ve Afrika'dan ziyade bir insan için görülmesi lüzumlu, meraklı bir dünyadır. Yalnız nabzınızı saymak için bileğinizi tutan elin büyümüş kıllarını seyretmek, göğsünüzü dinlemek üzere üzerinize eğilen başın tayfun gürültüsünü andıran nefesini işitmek, kırk derece ateşin korkunç zevklerini tattırmağa kâfidir!"
Başparmak yazısında insanın en asil organının başparmak olduğunu medeniyeti insan aklının değil, başparmağın yarattığını söylüyor (s. 36): "Başparmak, insan medeniyetinin yarısını vücuda getirdikten sonradır ki, dimağ, kemik mahfazasında tabiî uykusundan silkinerek konuşmağa başlamış ve belki insan işlerine karışması faydadan ziyâde zarar vermiştir. Aklın başparmağa nazaran esaret veya galibiyetine göre medeniyet ilerlemiş veya gerilemiştir. Bütün taş ve demir sanayii başparmağın, felsefe ve edebiyat gibi boş hünerler de zekânın eseridir. Ortaçağı akıl, bugünkü Amerika'yı ise baş parmak yapmıştır."
Bulutlar Karşısında Bir Muhavere'de, bulutlardan yağmur yağmasını ve dünyaya bereket saçmasını şöyle anlatıyor: "Kimyanın sonsuz gelişmesine rağmen dünya hâlâ gıdasını, şu semâvî memelerden akan sütte arıyor (s. 19). Burada benzetmenin çarpıcılığı (bulutların semavi memeler şeklinde düşünülmesi) yine ilgi çekiyor.
Almanya pembe ve büyük bir elmadır fakat içi kurtludur.
Reklam
Nesin sen Ahmet Haşim falan mı
ERKEK Güven vermiyor suratım demek. İyi bir surat değil bu, biliyorum. Ama ben yapmadım ki suratımı... Bundan dolayı sorumluluk alamam üstüme.
Şairsiz dünya Şairdir şiiri anlatan Şairdir seni tanıyan Şairdir duyguları yaşayan Şairdir size bakan Ahmet Haşim
" Bir Ağaç Karşısında "
Yaşayanların sessizliğine aldanmamalı! Acı çekenler yalnız, "Mustaribim!" diye bağırabilenler değildir.
Sayfa 115 - Can YayınlarıKitabı okuyor
" Gurebahane-i Laklakan "
"bilmiyorum niçin, siz yabancıların Türk ve genellikle Şark sanatını takdir edişinizde onuru yaralayan bir şey var. (...) aşırılığı bile aşan bir hayretle, şaşkına dönmüş görünmüştünüz; fazla övücü olmaktan ziyade fazla şaşkın... Eserlerimize karşı hayretiniz -bize öyle geliyor ki- zekâlarımızı hakir görmenizden ileri geliyor. Biz hayret edilecek değil fakat hayret verici derecede güzel şeyler yaptık."
Sayfa 110 - Can YayınlarıKitabı okuyor
" Siegfried "
Alman felsefeci Nietzsche de Giraudoux gibi düşünmüyor muydu? Bu filozofa göre milletleri birbirine düşman yapan yegâne kuvvet "tarih"tir. Geniş bir beşerî anlaşmaya vücut verebilmek için yapılacak ilk iş, tarih derslerinin elbirliğiyle ortadan kaldırılmasıdır.
Sayfa 86 - Can YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.