Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
LEYLEK
Muhakkak leylek , ressam ve şairi bir takım karışık ve uyumlu hayallere davet etmek üzere yaratılmış bir kuştur. Leylek , yaz mevsiminin kuşu değil, bizzat yazısıdır. Kırmızı gagasının takırtısı , ses hâlinde gelmiş bir sıcak temmuzudur. Bir baca üstünden ufka çizilen bir leylek şekli , hayal gücüne neler hatırlatmaz: Maviliği iç bayıltan sonsuz , derin gökyüzü…Yeşil bir vadide gizlenmiş minareli , küçük , beyaz bir şehir…Yarasaların uçuştuğu , kavak ağaçlarının hafif hafif sallandığı yeşil bir akşam… Sıcak bir Asya gecesi. Alçak bir gece semasına serpilmiş büyük yıldızlar…. Bütün bu yıldızların içinde bir leyleğin düşünen gagası..
Mimari eserler , fazla çirkinliğe , fazla garabete gelmez. Son yılların ağlanacak , sahte mimarisi yüzünden değilmidir ki , ruhumuzun estetik yeteneğine delil aramak için geçmiş sanatkârların eserlerine başvurmaktan başka çare bulamıyoruz.
Reklam
Kelimelerin Hayatı
Hiç bir şey dil kadar bir ağaca benzemez. Diller tıpkı ağaçlar gibi mevsim mevsim rengini kaybeder ölü yapraklarını döker ve tazelerini açarlar.Dilin yaprakları , kelimelerdir.
353 syf.
·
Puan vermedi
Bir Dinozorun Anıları 84 yıllık bir ömür.. Acısıyla, tatlısıyla.. Mine Urgan: Üniversitede öğretim üyesi, çocukluğunu Atatürk'ün çağında geçirmiş bir profesör. Ve darbelerin buhranlarını yaşadığı ömürünü, okuyucularıyla paylaşıyor. Tarihe bir nevi canlı tanıklık ediyor.. İhtiyarlar ne yaparlar? Eğer ruhsal bir çöküntü içindelerse
Bir Dinozorun Anıları
Bir Dinozorun AnılarıMina Urgan · Yapı Kredi Yayınları · 202211,3bin okunma
Felce uğrayan, ne yazık ki yalnız edebiyatımız değildir. Bu btkinlik rengi , gizli bir hastalığın sarılığı gibi , ruh ve hayalin bütün bahçelerinde yayılmakta ve bütün yaprakları yer yer soldurup kurutmaktadır.
Sinema
Boş vaktim oldukça , sinemaya giderim.Yumuşak bir karanlığa gömülmüş , makinenin hışırtısını dinleyerek , vücudumun değil , ruhumun bir çetin yol üzerinde mola verdiğini hissederim. Sinema , böyle yormayan masum bir göz eğlencesi kaldıkça , yorgun başın uysal bir sığınadır.Her zevkini kaybetmiş ruhu ,çocukluk tazeliğine kavuşturan bu karanlıkta , basit musiki , tatlı bir ninni görevini görür.Ben en güzel ve en dinlendirici uykularımı sinemanın , ipek yastıklar gibi başın arkasına yığılan yumuşak karanlığına borçluyum.
Reklam
..dünyanın mutlak hâkimleri , şu kızıl ufuklar üzerinde sıra sıra yürüyen ve gürlüyen kara bulutlar olucak.Bulutlar bize küsünce nehirler kurur , tarlalar ölür.Bahçeler solar , toprak ürünlerini keser … Şu çarkları suyla dönen dünya , eski zaman işi bir değirmeninden hâlâ farklı değil !
Ne yazık ki vücudun çökmesi , zekânın olgunluk zamanına rastlar.
.. aşkla evliliği karıştırmamalı. Aşk geçici , evlilik ise süreklidir.Evliliğin aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler , üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüş ve bulamamaktan şaşırmışlardır.Aşk , değişmeyince ölür.
Fotoğraf merceğine zerre kadar güvenim yoktur.Bundan dolayı , fotoğraf aletinin keşfiyle “portre” ressamın görevine son bulmuş gözüyle bakanlara hak vermek , bence zordur. Şekil ve madde , ışığın yansımalarına göre her an değişir. Bu nedenle hiç bir yüzün , nitelikleri belirli , bir tek görünüşü yoktur. Fırça sanatkârı , resmedeceği yüz üzerinde uzun müddet hayatın iniş ve çıkışını gözlemek ve onu bir çok değişikliklerinde tespit etmek suretiyle ,sonunda gerçek hüviyetin gizli hatlarını sezmeyi ve görmeyi başarır.Fotoğraf , bu zihni tahlil ve terkip gücüne sahip değildir.Onun için hassas cam üzerine beliren şekle bir belge değeri verilemez.
Reklam
Ne olacağı bilmeyen yeni doğmuşlara yer açmak için , ölümün her yıl , özellikle baharda , kır saçlara attığı tırpan , kim bilir , doğaya karşı insan zaferini ne kadar geciktirmektedir!
Bütün canlı yaratıklara göre insanı üstünün yapan , kabiliyetlerin çeşitliliğidir.
En eski edebiyattan en yenisine kadar , her dilde , şiirin konusu eş değil , sevgilidir. Hayaller ve simgeler , hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında , pervaneler gibi uçuşur.
Doğa dostumu kendine benzetmiş ve onu bir kaya parçasına döndürmüştü.Doğanın insana yapacağı en büyük iyilik şüphe yok ki , vücudu böyle haşin bir zırh ve içindeki ruhu da böyle bir çelik külçesi hâline getirmesidir.Fakat kır , gerçek kır ; sert toprakla sert insanın boğuştuğu bir âlemdir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.