« Kim ne dersin ve dünyâ âlemde demokrasi, halkçılık ne derece yükselir ve ilerlerse ilerlesin, insanlar belli başlı sınıflara ayrılmış oldukları hâlde yaşayacaklardır.»
Sayfa 61 - 100 Temel Eser, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, I. BasımKitabı okudu
"Bir saati geçen bir zamandır, beşiği kuvvetsiz kollarıyla sallayan bu annenin, bu eziyetten tarife sığmaz bir yakınlık lezzeti hissettiği, gözlerinden okunuyordu."
31.8.1911'de Türk Yurdu Derneği, Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali, Yusuf Akçuraoğlu, Dr. Akil Muhtar Özden'in kuruculuğunda faaliyete geçmiştir. Dernek 1911 yılından itibaren Türk Yurdu adında, Türkçülüğün bayraktarlığını yapan ve halen neşriyatını sürdüren, Türkiye'nin en eski süreli yayınını çıkarmaya başlamıştır. Türk Yurdu'nun 2011 yılında kuruluşunun 100. yılı münasebetiyle bir yıl boyunca her sayısı oldukça hacimli biçimde neşredilmiş, kültürel gelişmemizin icmali yapılmaya çalışılmıştır.
Dünyanın ilk Türkoloji Kürsüsü Armenius Vambery'nin başkanlığında 1870'de Macaristan'da kuruldu. Vambery, Macar Bilimler Akademisi'nin maddi yardımını sağlayarak İstanbul'a gelmiş ve burada özel dersler vererek, dört yıl kalmıştır. Türk dilinin etimolojisi alanında 1878 yılında Almanca yazdığı etimolojik sözlük Türk dilinin bu alandaki ilk sözlüğüdür. Bu eser bugünkü bilgilerimiz ışığında ilmi olmaktan ziyade tarihi bir değer taşımaktadır. Bu eser yazıldığı sırada Türk dilinin temel taşları olan Orhun Yazıtları henüz okunmamış, Divanü Lugati'tTürk bulunmamış, Türk dilinin lehçelerinin hem müstakil hem de karşılaştırmalı sözlükleri yayınlanmamıştı. Macaristan, Türkoloji araştırmalarının ve kendine has Turancılık akımının ortaya çıktığı bir ülke oldu. Tanınmış Türkçülerden Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Macaristan'da görev yaptı; Hüseyin Namık Orkun, İdil-Urallı Hamit Zübeyr Koşay, Kırımlı Bekir Sıtkı Çobanzade, İbrahim Kafesoğlu bu ülkede öğrenim gördüler.
"Böyle dünyayı tanımadan tabii saflığımızla, temiz duygularımızla böyle saf ve taze sessizce ölsek...
... türbemiz yapraklar, türbedarımız bülbüller olsa..."
"Hiçbir şeyden haberdar olmasak... Her şeyden her şeyden uzak, şehirden uzak, olayların seli dediğim siyah ve usandıran dalgaların takibinden uzak, para nedir? Anlamasak..."