Bak, suda balık gibi kendinden habersiz yaşarken ne kadar mesutmuşsun! Ey ulu Tanrım! Önce akıl sahibi olup sonra onu kaybetmedikçe mesut olmamak insanların alınyazısı mı?
İnsan hayatta geçici bir yolcudur.Kendi varlığına en çok inandığı, dostlarının hatıralarında ve gönüllerinde en çok izler bıraktığını sandığı yerde bile kalplerden silinir ve izleri kaybolur. Hem de ne çabuk!
"Ben hayatım boyunca yaptığım zincirleri taşıyorum," diye cevap verdi Hayalet."Ben onları, kendi ellerimle halka halka, karış karış yarattım; gönüllü yarattım onları! Ve, kendi özgür irademle kuşandım bu zinciri!Sana tanıdık gelmiyor mu bu halkalar?"
Gerçekte öğrenme edimi başkalarının yönetimine en az ihtiyaç duyulan bir insan etkinliğidir. Çoğu öğrenme edimi bir öğretimin sonucu değildir.Daha ziyade anlamlı bir oturumda engellenmeden gerçekleştirilen katılımın sonucudur.
Aşk bir ruh kangreni; o kadar çabuk ilerliyor ki. Daha şimdiden ne haldeyim. Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: " Onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek..."
Özgür olma hakkını kazanamayan kimse özgür değildir.Evet, one bir hak ne de sıradan bir durumdur, özgürlük bir ödüldür. Hem de ödüllerin en yücesi, en mutluluk verenidir.Manzara için güneş ne ise yaşamdaki tüm olaylar için de özgürlük odur.Onu fethedemeyen kişi, hayatın bütün gerçek ve kalıcı sevinçlerinden yoksundur.
"...ama insanların her zaman annelerinin onları dünyaya getirdiği zaman doğmadıkları, yaşamın onları bir kez daha, hem de sık sık kendi kendilerinden doğmaya zorladığı düşüncesine kaptırdı kendini."
Salgın başladığı gibi ansızın bitti, hasarın niceliği de hiçbir zaman bilinemedi; saptanması olanaksız olduğundan değil, kendi felaketimizden duyduğumuz utancın bizim en olağan özelliklerimizden biri olduğundan.