Murat Uyurkulak’ın okuduğum ilk eseri. Üslubu, tarzı, içerikleri hoşuma giden hikayeler olmuş. Aşk, Yalnızlık ve Bazuka adlı öyküsü beni çocukluğuma götürdü. Bu hikayede anlatılanların hemen hemen hepsini bire bir yaşadım ve çok duygulandım. Kırmızı adlı hikayesi müthiş olmuş. Hatta kısa bir film tadında diyebilirim.
Şarap adlı öyküsü ise bambaşkaydı. Hani hep fıkralarda olur ya “Bir Türk, Bir Fransız, Bir Amerikalı, Bir Alman...” Bu öykü de biraz öyle. Bu dört millete mensup dört bilim adamının sohbetlerinden oluşan ve dört milletin de karanlık tarihlerine birer cümleyle kocaman anlamlar sığdıran bir öykü olmuş. Hasan Ali Toptaş’ın dediği tarzda “ hikayeci kelimeleri kusarak değil yutarak anlatır.”
varolmayanlar bir kaç yazarın ve kitabın birleştirilmesi fikriyle yazılmış bir eser kanımca. Varolmayanda Oğuz Atay ve Tutunamayanlar, Yusuf Atılgan ve Aylak Adam, biraz jean paul Sartre ve özgürlük yolları hatta Ahmet Hamdi Tanpınar ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü etkisi var.
Kurmaca ile gerçeği kontrol etme fikri çok da yavana atılacak bir teori değil. Tarih boyunca kurmaca, gerçeği yönlendirmiştir. örneğin devletlerin insanları yönetmesi gibi, dinlerin tüm hayatımıza etki etmesi gibi, paranın hepimizi kuşatması gibi...
Doğu Yücel bu konuya da değiniyor. ilginç bir şekilde bu romandan iki yıl sonra yazılan Homo Sapiens(Yuval Noah Hariri) de kurmacanın gücünden bahsediyor.
insan önce hayal ediyor ve sonra hayalini gerçekleştirmek için çabalıyor. o hayaline bir çok insanı da inandırırsa kurmaca olan, gerçek olanı yönlendiriyor.
VarolmayanlarDoğu Yücel · Doğan Kitap · 2011256 okunma
Kitap üç bölümden oluşuyor. Düş gibi bölümünü okurken büyülendim. Aklın sınırlarını zorlayan ve bir o kadar da inandırıcı olabilen fantastik hikayeler okudum. Gerçek gibi bölümü fena değil. Gelecek gibi bölümünü okurken sanki o gelecekte yaşayan biçare bir insanmışım gibi oldum. Gelecek bize hiç de sandığımız, alıştığımız bir dünya olmayacak.