...vicdan azabı çeker gibi görünse de,o güne dek sahip olduğu onurlu imajı kendi gözünde koruma çabasından ibarettir bu; çektiği ıstıra kendi kendine aldatmaya yönelik bir ikiyüzlülükten öteye gitmez
O,yaşadığı ıstırabı etrafındakilerden gizlemediği gibi, metin olmasını öğütleyen dostlarına erkeklerin de her insan gibi acı çekmeye hakkı olduğunu haykırır..
Müziğe karşı olağanüstü bir duyarlılığı vardı. Sert bir içki gibiydi müzik onun için; hiçbir şeyi umursamamasına neden olacak ölçüde duygularını ateşe veriyordu.Düş gücünü ele geçirip onu dosdoğru gökyüzüne çıkaran bir ilaçtı.Pis gerçekleri aklından uzaklaştırıyor, kafasını güzellikle dolduruyor, romantizmi özgür bırakıyor ve topuklarına kanat takıyordu.
Doğa bizi paylayabilse dile gelip şöyle derdi: "Bu ne demek? Seni arzulardan ve korkulardan azade bir şekilde dünyaya getirdim,batıl inançların, ihanetlerin ve lanetlerin olmadığı bu yere bıraktım. Nasıl geldiysen öyle bitir yaşamını!"
Felsefe, bizi Tanrı' ya tatlılıkla teslim olmaya ve kadere başımız dik bir halde uymaya yureklendirecek ve Tanrı yi nasıl izleyecegimizi, talihe nasıl katlanacagimizi gösterecek...
Felsefe, kendi krallığında sürdürür saltanatını. Kendi zamanını kendi belirler ve randevu beklemez. Boş zamanların meşgalesi değildir,her günün konusudur,düzenli bir çalışmadır ve her an hazır olmanı ister.
Yüksek bir zirveye tırmanabilme cesaretini gösteren biri tüm zorluklara aynı dirençle katlanabilme gücüne sahiptir. Ölüme karşı takındığı tavrı şansa,talihe karşı da takınır, bu onun ilkesidir.