Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
basit küçük bi hayat. sabah sağıma dönünce göreceğim bi çift mutlu göz. saksıda birlikte büyütülen küçük bi limon ağacı. demlediğim çay, her sabah özenle kurduğum kahvaltı sofrası. sabah evden birlikte çıkmaklar, akşam eve varmaklar. yazgıma düşen bir sevinin parçası olmak. yaşam
Reklam
OLUR BİR RIZA
Manzaram göçüyor bu akşam güneşiyle, Mahallem sakinleşiyor efsunlu. Sokaklar, pencereler çekiliyor sinesine, Yine o zaman demli bir aşk. Gazetelerin sayfalarında yazılan şiirlerle, Bir meşk sofrası kurulmalı şimdi. Arabalarda sükut bir yere çekiliyor, Çocuklar kapılarda bekleyişte, Ve benim aziz çocukluğum orada. Çökük yolun su
Bir çocuk var içimde...
Sensizliğin koynunda açtım gözlerimi Ellerimde nasırlaşmış duygular, Bakıp kalakalmışım anılarıma, Kursağımda ekşimiş sevdalarla…. Yanı başımda uyuyan yalnızlığım Örtmüş üstümü Gecenin ayazında Oysa saçlarıma yıldız yağardı
O salı sabahı
O salı sabahı ne güzeldi aşkım... Gökyüzü masmaviydi Güneş sanki bizim için doğmuştu o gün Ocağın ortasında günlük güneşlik bir havaydı... Beni öperek uyandırmıştın o gün Zorlada olsa kalkmıştım o sen kokan yatağımdan Yüzümü yıkayıp, kahvaltımızı etmiştik... Ve sen O çok sevdiğin kırmızı kazağını giyeyim mi? diye sormuştun bana Bende sana ne giysen yakışıyor demiştim... Aynana baktın, makyajını yaptın ve beni öptün... Giderken de akşama ne istersin diye sordun? Bende sen gel yeter dedim... Nerden bilebilirdim... O akşam bedenini beklerken ruhunun geleceğini... Ve bir kör kurşunla can vereceğini... OFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFFF Yatağımız hala dağınık sevgilim Kahvaltı sofrası toplanmadı. O çok sevdiğin kırmızı kazağın yatağının üzerinde Yıkanmadı Ve sevdiceğim bu gönül seni Unutamadı...
Umut Sarıkaya
Umut Sarıkaya
geçen hafta reddedemeyeceğim bir teklif aldım. tüsiad'tan aradılar. bir iki hafta önce yazdığım ve rahmi koç'tan bahsettiğim bir yazıdan dolayı aradığını, yazıyı rahmi bey'e de gösterdiğini söyledi karşıdaki ses. tam özür dileyecekken, böyle bir densizliği bir daha yapmayacağımı söyleyip "yaparsam na şu ekmek gözümü
Reklam
Baba Olmak... Eskilerden...
Sene bilmiyorum bin dokuz yüz kaç. 97-98 Ekim veya Kasım ?  Sonbahar... Nilüfer İHL' nin Zeynep, Sevgi ve ben üçlüsü... Bizdeyiz. Ders çalışıyoruz ya da çalışıyor gibi yapıyoruz. -- Bizim kuşak bilir benim gibi kendine ait odası olmayanlar için oturma odasının bir köşesi ders çalışma köşesidir. Benim köşem sobanın hemen yanıbaşı, dikiş makinesinin geniş olan tarafı da çalışma masam...--- Zeynep, Sevgi ve ben... Sohbet esnasında tamamen gayr-ı ihtiyari "0.7 ucum var ama kalemim yok" diyorum bi ara. Hiç bir anlamı yok, ithaf yok ve öylesine kurulmuş bi cümle. Babamsa televizyona yakın oturuyor, haberleri seyrediyor, belki başka bişeyler, anımsamıyorum.. ... Akşam sofrası kuruluyor babam dışarıda, gelecek sofraya oturacağız. Babam geliyor ve elinde 0.7 kalem... Kızlarla ders çalışırken kurulan o cümleyi almış,  kendine ödev edinmiş sanki. Seneler sonra tamamen öylesine kurduğum o cümleyi unutmayışımın sebebidir bu. Belki de kızlarla sohbetimizden babamın eve 0.7 kalemle gelmesine kadar geçen zamanda bile unutulmuş ve o zaman için anlamsız bir cümle... O gün bu gündür kalem getirme yasağı olmayan tüm sınavlarımda kalemim yanımda... Özel, güzel bir şeyler karalarken yanımda... Uzuun ömrün olsun inşallah... Kalemim gibi... Heep...
Sade-ce
Akşam sefasında dudağının, Zeytin gözlerinin ziyafetiyle, Zengin sofrası ki bu, Afiyetle hoşgeldin kadınım. Benim kocaman yoksulluğum, Kocaman bir gökyüzüm var. Bir kulak çınlaması kadar yakın evrende, Denk düşsem damına güllerle... Benim kocaman düşlerim, Yeşeren hayallerim. Fikrim, hürriyetim, İşte budur ya insan olmak. AYKUT BARIŞ ÇELİK
AZ DAHA KALDI
Bir abinin günlüğü bu, Yıpranmış ruhunu sere serpe yaşamaya çalışıyor. Kaç yolcu var içinde, Saydığı yeter mi ömrüne? Hiç bir okuduğum kitapta yok, Sazı, sözü biraz yorgunluğu. Kaç derbeder binalar var üzerinde,
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.