“Yaşıyormuş gibi hissetmek” deyimi, sözcüğün tıbbi anlamından oldukça uzaktı; “yaşamak” derken soluk alıp vermek ya da beyin etkinliğinin sürekliliği değildi kastedilen. Yaşamak birlikte banyoya girebileceği, seviştikten sonra yatakta sohbet edebileceği, çocukça ve sevgi dolu bir dille konuşabileceği birinin varlığıydı.