Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Yazar Afrika'da yaşanan ırkçılık sorununu ele alıyor. Kara derili ve beyazların yaşadığı sorunları, olayları doğal ve içten bir şekilde anlatıyor olması çok güzel.
Eser kara tenli insanları eğitimine el konup islah evine kapatılması ama beyaz tenli insanların eğitimine önem verilmesi çok acı verici. Yazara göre de çözümü sevgi, saygı ve anlayış olduğu kitapta vurguluyor. İnsanların ten rengine,diline cinsiyetine, dinine göre yargılanmamalıdır.
Kitaba ismini verdiğin gibi ağla,ağla ki topraklar gözyaşınla sulansın,bitkiler canlansın,kuraklık ortadan kalksın,canlılar yaşadıklarını hissetsin,karınları doysun.
Ağla ki,açlıktan,kuraklıktan bebekler ölmesin,rahipler,yurdun insanları yağmur duasına çıkmasın.
Ağla ki,siyah tenli insanlarını yurdunun insanını çaresiz duruma düşürme, başka ırka beyaz ırklara muhtaç etme...
Ağla ki yerlerinden yurtlarından göç etmek ve bilmedikleri büyük bir şehire gitmek zorunda kalmasınlar.Genç çocuklar,kadınlar yabancı bir ülkede ruhen ve bedenen kaybolmasınlar.Yakınları,sevdikleri korku ile ne ile karşılaşacaklarını bilemeden sokak sokak cadde cadde varlarını yoklarını sokaklara döküp sefil hale gelmesinler.
Sen öyle insanlar gönder ki yurduma topraklarım canlansın,insanlar insan gibi hayvanlar da hayvan gibi yaşasınlar.
Afrika topraklarında yaşayan insanları görmemezlikten gelme tanrım.
Bizim de varlığımızın olduğunu unutma.
O gökyüzü ağlasın,toprak için insanlar için bitki için.
"Ağla Sevgili Yurdum Ağla"
1940'lı yıllardaki Güney Afrika. Irkçılığın doruklarda olduğu yıllar. Yerliler için yoksulluk ve kölelik düzeni, beyazlar içinse ülke hakimiyetini kaybetmeme çabası. Kırsaldan gelip Johannesburg'ta yaşam mücadelesi veren insanlar. Dramın her çeşidiyle karşılaşılan hayatlar. Ve bir cinayetin dramatik olarak karşılaştırdığı iki acılı baba. Ama her şeye rağmen insanların içlerinde olan iyilikler ve güzelliklerin de unutulmadığı sımsıcak bir roman.
Güney Afrika Cumhuriyetinin bir dönemini anlatan ve çok akıcı bir şekilde yazılmış olan bu dramatik romanı ben büyük beğeniyle ve trajik bir duygusallık içerisinde okudum. Okunmasını da herkese tavsiye ederim.