ali agha

128 syf.
8/10 puan verdi
Z - Bir Kuşağı Anlamak
Z - Bir Kuşağı AnlamakEvrim Kuran
8.3/10 · 569 okunma
Reklam
Aslında kadınları severim ben ve ancak kibar bir adam beni zorlarsa bu tuhaf zevklere teslim olurum. O zaman da yapmayacağım şey yoktur. Bu tür tekliflerde bulunanlara dayak atmak gerektiğini bizim genç haytalara inandırmış o gülünç kurum, kasıntı hal bende yoktur; insan kendi zevklerine hâkim olabilir mi? Tuhaf zevkleri olanlar için hayıflana biliriz ama onlara asla hakaret etmemeli: Onların kusuru doğanın Kusurudur; bizim ister çarpık çurpuk olsun ister sağlam temelli, doğuştan gelen zevklerimizden farklı zevklerle dünyaya gelmiş olmaktan da onlar sorumlu değildir. Hem sizden zevk alma arzusunu size açan bir insan hoş olmayan bir şey mi söylemiş olur size? Kuşkusuz hayır; o size kompliman yapmaktadır; o halde ona niçin hakaretlerle ya da küfürlerle cevap verelim? Yalnızca salaklar böyle düşünebilir; aklı başında biri bu konuda asla benden farklı şeyler söylemez, ama haklarına saldırma iddiasında olanları her zaman kıskanan kadınlar tarafından zor durumda bırakıldıklarından kendilerini bu sıradan hakların Don Quichotte’ları sanan ve oynaşmaya uygun bulunduklarının itiraf edilmesini kendilerinin kusuru olarak gören beş para etmez salaklarla doludur dünya.
Sayfa 15

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ali agha
2020 okuma hedefini güncelledi.
2020 OKUMA HEDEFİ
33/50 kitap - %66 tamamlandı
33 kitap okudu
50 kitap
5,7bin sayfa
0 inceleme
211 alıntı
Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!
Reklam
dokunmak insanların elbette en doğal içgüdüsü. Çocuklar gözlerine ilişen her şeye dokunmazlar mı? - Ya ben?
Yaşamını resmi toplantılarda geçiren, ziyafet sofrasında bir sandalye öteye geçmek uğruna yıllarını harcayan ne çok insan var!
Gerçi..." - Şu "gerçi" sözcüğünü kullanmasalar insanları daha çok seveceğim; genelleme yapan her cümlenin istisna derdi olduğu bilenen bir şey değil mi? Ama insan kendini böyle savunuyor! Genel ve kısmen gerçek bir şey söylerken, lafı biraz aceleye getirdiği düşüncesine kapılınca, sonunda konuyla yakından uzaktan bir alakası kalmayıncaya kadar karşınızda sınır koymayı, değiştirmeyi, önemsiz kılmayı ve eklemeyi sürdürüyor.
Ah, tesadüfen parmağım onunkine dokununca, ayaklarımız masanın altında birbirine değince öyle heyecanlanıyorum ki! Ateşten kaçarcasına geri çekiliyorum, sonra gizemli bir güç beni yine öne doğru çekiyor - bütün duygularım yüzünden başım fazlasıyla dönüyor. - Ah! Onun masum kalbi ve özgür ruhu, küçük yakınlaşmaların bile bana ne kadar acı verdiğini hissetmiyor. Konuşurken elini benimkinin üzerine koyunca, sohbete duyduğu ilgiyle bana yaklaşınca, ağzından çıkan ilahi nefesin dudaklarıma değme ihtimali belirince: Yıldırım çarpmış gibi elim ayağım tutuluyor.- Sonra Wilhelm, o cennete, o yakınlığa ulaşmaya bir cesaret etsem! Beni anlıyorsun. Hayır, kalbim o kadar kötü değil! Sadece hassas! Fazlasıyla hassas! - Bu da kalbimin kötü olduğunu göstermiyor mu? -
Ah gelecek neyse uzak da odur! Belirlemekte olan bütünüyle önemli bir şey gözlerimizin önüne gelir, gözlerimiz gibi duygularımız da onun içine karışmak ister ve biz, ah, tam tüm varlığımızla kendimizi ona vermeyi, büyük ve muhteşem bir duygunun tüm hazzıyla dolmayı özleriz. - Ah, oraya vardığımızdaysa, orası şimdi burası olmuşsa, her şey her zamanki haline bürünür, zavallığılığımızın ve sınırlılığımızın içinde kalakalırız, ruhumuzsa kaçırdığımız huzura özlem duyar.
622 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.