Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İSMAİL

İSMAİL
@alizade721
[ب ح ص س] الخير فيما اختاره الله لنا .! خُذْ مَا صَفَا دَعْ مَا كَدَرْ! Evli YÂ MÂLİK-EL MÛLK
Allah-u Zülcelâl böyle kıymetli olan tevbeyi herkese nasip etmez. Tevfik, Allah-u Zülcelal'in vermesidir. Yani biz Allah-u Zülcelal'e ne kadar gidersek, O da bizi salih amel yapmaya ve günahlardan muhafaza etmeye muvaffak kılacaktır.
Reyhani yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir karıncanın ısırmasına ve güneşin sıcaklığına katlanamayan insan, cehennemin ateşine ve akreplerin, yılanların sokmasına nasıl dayanabilir?
Sayfa 25 - Reyhani yayınlarıKitabı okuyor
Hiçbir günah küçük görülmemelidir. Sahabelerin, tabiîne söylediği şu söz çok dikkat çekicidir: "Sizler, çok basit gördüğünüz öyle ameller işliyorsunuz ki, bizler Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem zamanında onları, insanı helake götüren büyük günahlardan sayardık!"
Sayfa 29 - Reyhani yayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hz. Ali (k.v) şöyle buyurdu
"Tövbe etmek farzdır. Fakat tövbe etmeyi gerektiren şeyleri terk etmek ondan önce farzdır."
Sayfa 20 - Reyhani yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
KURTUBA HALÂ İSLAM KOKUYOR;(
Vadiu'l-Kebir, ya da Ispanyol işgalinden sonraki adıyla Qua- dalquivir nehri üzerine kurulmuş olan ve yüzyıllar boyu yapılan onca tahribata rağmen, hâlâ Islâm'ın bütün alametlerini üzerinde taşıyan Kurtuba şehri, Mescidu'l-Kebir veya bizim Anadolu'nun tabiriyle Ulu Camisiyle, hâlâ Kur'an kokuyor...
Sayfa 128 - Beyan
Kurtuba-sevilla toprakları
Işpilye/Sevilla'dan Kurtuba'ya doğru kilometreleri katederken, mübalağasız söylüyorum; sanki Güney Doğu Anadolu böl- gesinin Gaziantep-Kahramanmaraş bozkırlarını, ya da Tunus ile Cezayir arasındaki zeytinlikleri geçiyorum intibaına kapıldım. Arazi aynı, mimari aynı, toprağın kokusu da aynıydı sanki...
Sayfa 128 - Beyan
Saltanat rejimi
Zaten saltanat belası Müslümanların arasına sokulduğu günden beri durum böyle değil midir? Sultanların bazılarının adil oluşları da neticeyi değiştirmiyor. Çünkü saltanat heveslilerinin gözü daima iktidar koltuğunda oluyor. Birinin sultan olması, onun mutlaka zâlim olmasını gerektirmiyordu tabi. "Sultanların tamamı zâlimdir" diye bir kural da yoktur. Ancak problem, adil sultanın ölümünden sonra ortaya çıkıyor. Nitekim adil sultandan sonra gelen, ya da gelecek olan veliahd, babası kadar iktidara layık olamayabiliyor. İşte böyle du- rumlarda layık olmayan veliahdın yerine, layık olan herhangi bir Müslüman sultan yapılamadığı için "saltanat kötü rejimdir" diyoruz.
Sayfa 47 - Beyan(açıkçası saltanat konusunda yazarın görüşüne tamamen katılmıyorum}
ENDÜLÜS ÜN MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN FETHİ!
Genellikle Endülüs'ün Emeviler zamanında, Tarık b. Ziyad tarafından fethedildiği söyleniyorsa da bu yanlış bir kanaat olup, tarihi verilere de ters düşmektedir. Nitekim Müslüman askerler ilk defa üçüncü halife Hz. Osman zamanında Endülüs'e çıkmış ve ülkenin güney kıyılarını fethetmişlerdir. Gerçekten de Hz. Osman'ın emri üzerine Abdullah b. Nafi ve arkadaşları Hicri 27. senede Endülüs'ün kıyılarına çıkmışlardır. Hatta Hz. Osman on- lara bu konuda gönderdiği mektupta şöyle demekteydi: - Konstantiniyye (Istanbul) deniz tarafından fethedilecektir. Eğer siz Endülüs'ü fethedebilirseniz, ahir zamanda Konstantiniyye'yi fethedeceklerin ecrine ortak olursunuz!6 Bunun üzerine onlar da hareket ettiler ve Endülüs'ü fethetti- ler. Bunlardan bir kısmı fetihten sonra Afrika'ya geri döndü, geri kalanı da daha sonra Emevtler zamanında yapılan büyük fethe kadar buradaki varlıklarını sürdürdüler
Sayfa 13 - Beyan
Amin Maalouf diyor ki;
Hiç bir din musamahasızlıktan art değildir. Fakat birbirine "hasım" olan bu iki dinin (Islam ve Hiristiyanlık) bir bilançosunu yapacak olursak İslâm, hiç de kötü görünmüyor. Şayet benim atalarım, Müslüman orduları tarafından fethedilmiş bir ülkede yaşayan Hıristiyanlar olma yerine, Hıristiyan ordular tarafından fethedilmiş bir ülkede yaşayan Müslümanlar olsalardı, zannetmiyorum ki on dört asırdan beri inançlarını koruyarak şehir ve köylerinde yaşamlarını sürdürebilmiş olsunlar. Sahi, İspanya Müslümanlarına ne oldu? Ya Sicilya Müslümanları? Bir tek kişi kalmayıncaya dek kayboldular, soykırıma tabi tutuldular, sürgüne ya da vaftiz olmaya zorlandılar.
Sayfa 9 - Beyan
Reklam
Hadis-i Kudsî
Nice kandilleri rüzgâr söndürdü. Nice âbidleri kendi kendilerini beğenmek ifsad etti. Nice zenginleri zenginlik, nice fakirleri, fakirlik çürüttü. Nice sıhhatlileri afiyet, nice alimleri ilim mahvetti. İzzet ve celalim hakkı için bilin ki: Bana rükû eden ihtiyarlar, benden haşyet duyan gençler, süt emen çocuk- lar, otlayan hayvanlar olmasaydı, onların tepelerindeki gökleri demirle kaplamış hale getirir, ayaklarındaki toprağı küle çevirirdim. Semadan bir damla bile yağmur vermez ve yerden tek tanelik gıda bitirmezdim; ve size bol bol belâ indirirdim.
Sayfa 107 - Büyük Doğu yayınları
104
- İnsanoğlu! Zamanını boş yere geçirip tövbe ve istiğfar ile bana dönmüyorsun! Nefsine uyuyor ve dünyada bir saat bile kalacağına dair elinde bir senedin olmadığı halde, ilerde hayırlı işler yaparım diye hayatını heba ediyorsun! Ahiret senin için hayırlı ve mübarek iken ona rağbet ve iltifat göstermiyor ve Hak rızasına bağlı işleri terkediyorsun! Âbid ve zahidler gibi söz söylüyor, münafıkların işini işliyorsun! Sana ne versem kanaat etmiyor, seni bir belâya uğratsam sabredemiyorsun! Hayırlı ve güzel amellerle başkalarına yol gösterip emrediyor, fakat sen onları yapmıyorsun! Herkesi münafıklara karşı koru- yor fakat nefsini koruyamıyorsun! Sana sorsalar iyi adamları sevdiğini söylersin, fakat sen iyi adam değilsin! Münafıklara kızarsın, fakat sen onlardansın! Yapmadığın işleri, halka yap- mış gibi gösterirsin, fakat sen ölçüye uygun olmayan işleri yaparsın... Ezelden taksim edilmiş olan rızkı alıp yersin, fakat tarafından yerine getirilmesi gereken ibadetleri edâ etmezsin! Yeryüzü sana şöyle hitap eder: «İnsanoğlu! Benim üzerimde başıboş geziyorsun. Nihayet varacağın yer benim bir çukurumdur!»... Bu çukur da sana şöyle hitap eder: «İnsanoğlu! Ben sual, cevap ve imtihan eviyim! Ben korku eviyim! Öyleyse sen dünyada fırsat bulmuşken, yakan elime geçmeden kendine çare ara, beni mamur kıl, beni harap bırakma ve beni unutmak yüzünden fesat ve hüsranla bana gelme!..>>
Büyük Doğu yayınları
Hadis-i Kudsî
11-Kullarım; görünüz, ben sizi yokluk âleminden varlık dünyasına getirdim ve size ibadet ve tevhid emrettim. Benim ulûhiyet sıfatım sizin varlığınıza mı muhtaçtır? Benim vahdaniyet sıfatım sizin şehâdetinize mi bağlıdır? Siz böyle mi sanıyorsunuz? Hâşâ! Benim vahdaniyet ve ulûhiyet sıfatım asla bir şahidin şehadetine bağlanmaz ve asla bir münkirin inadıyla örtülmez... Lâkin yarasalar, üzerlerine güneş doğunca birbirlerine derler ki: «Artık yatıp uyuyalım, gece oldu, ortalık karardı!»... Bunların güneşin varlığına karşı bu sözü söylemeleri, gözlerindeki kusur yüzündendir; yoksa güneş nurunun meydanda olmamasından değil...
Büyük Doğu yayınları
Hadis-i Kudsî
9-Kulum günahlarına tövbe edince, o kulun uzuvları günahı unutur, günahın işlendiği yer de unutur. Böyle olunca o günaha şahit olacak mahlûk kalmaz; kalmayınca da şahitsiz dáva görülmez.
Sayfa 104 - Büyük Doğu yayınları
380 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.