‘‘ Geçen yıl 300 kadın öldürüldü. 152 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Pınar, Melek, Emine, Fatma, Özlem, Esma, isimlerini sayamadığımız nicesi pandemi ya da deprem değil, erkek şiddeti ile öldürüldü .Özge Can'dan sonra yaklaşık 2000 kadın öldürüldü.2000 hayat!2000 çocuk öksüz, köksüz kaldı.2000 annenin ciğeri parçalandı!
Ve ne yazık ki yaşadığımız ataerkil toplumda "erkektir elinin kiridir"
"kol kırılır yen içinde kalır" zihniyetiyle bugün kendi ellerimizle inşa ettiğimiz bir caniliğin karşısında iki gün ah! vah! edip hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz. Farkında olmadan buna alıştırılmaya çalışıyoruz farkında değiliz!
Sen; karına, kızına ,hiç tanımadığın üzerinde hiç hakkın olmayan birine el kaldırırken, dur artık! İğrençleşme. Vahşileşme! Vermediğin bir canı alamazsın! Sen Rab değilsin!
Ve sen ve ben be biz; susma artık!
Ben sustukça sen sustukça ne olur bu düzen?
Çünkü unutma ;Kadınlık kutsal ve kıymetlidir, çünkü evvela hayatı, sonra da saadeti kendilerine borçluyuz.
Artık daha fazla kadın cinayeti görmek istemiyorum. Ve elimden şu an için bir şey gelmezken utanıyorum. Bu satırları yazdım çünkü bunu kendime bir borç bildim!
Allah'ın gazabı suçsuz insanları katleden canilerin üzerine olsun.
Oysa ne demiş şair :"Bir kadına uygulanan en sert şiddet sımsıkı sarılmak olmalıydı."
Unutmuştuk!