Alak sûresinin ondokuzuncu [19] âyetinde, (Secde et ve yaklaş!) buyuruldu. Allahü teâlâya yakınlık ne kadar çok olursa, başka şeylerin araya karışması o kadar az olur.
İLİM TALEBESİNE NASİHAT
Âlimlerden biri talebesine şöyle nasihat etti:Gıybetten sakın .Faydasız ve çok konuşan kimse ile oturma ve böyle kimselerle arkadaş olma .Zira çok konuşan kimse senin ömründen çalar ve vaktini zâyi eder.İlim talebesi , fasıklardan , Allahu Teâlaya âsi olanlardan ve ömrünü boşa harcayanlardan da uzak durmalıdır.Onlarla beraber olmak ve onlara yakınlık şüphesiz insana zarar verir.Peygamber Efendimizin ( s.a.v) sünnetiyle amel etmek niyetiyle ilim öğrenirken kıbleye doğru oturmalı , âlimlerin ve salihlerin dualarını almalı , mazlumun bedduasından sakınmalıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır, Fatiha suresini tefsir ederken şöyle diyor: “İbadet; niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan ve Cenabı Allah’a yakınlık ifade eden özel itaattir.” “İnsanın, ruhen ve cismen, zahiren ve batınen bütün varlığıyla yalnız Allah’a yapılan şuurlu bir itaat ve (Allah’a) yakınlığıdır.”
İbn Kesir, ibadeti şöyle tanımlıyor: İbadet: “Sevginin, bağlılığın ve korkunun birleştiği kemal (olgunluk) noktasıdır.”
Büyük tefsircilerden Fahruddin er-Razi; kişinin, Allah’a (c.c.) saygı ve bağlılığın ifadesi olarak yapmakla sorumlu olduğu fiilleri emrolunduğu şekilde yerine getirmesidir, diyor.
Yine büyük tefsircilerden, dil bilimci ve kelamcı (Keşşaf’ın yazarı) Zemahşeri ise ibadeti şöyle açıklıyor: “(ibadet;) itaat ve boyun eğmenin en son derecesidir. Onun içindir ki bu kelime, Allahu Teâlâ’ya itaatin dışında (başkası için) kullanılmamıştır.”
Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.) der ki: “Allahu Teâlâ, kullarının kalbine, onların kendisine yakın olduğu ölçüde yakın olur; öyleyse kalbinin neye yakın olduğuna bak!” (Sf.127)
Ebû Ya’kûb es Sûsî ise şöyle der: “Kul, Allahu Teâlâ’ya yaklaşma halinde olduğu sürece, bu yaklaşmasında, yaklaştığını görmesinden kaybolmayınca, gerçekten yakın olmuş olmaz. Allah’a yaklaştığını görme halinden kurtulunca, o zaman asıl yakınlık gerçekleşir.” (Sf.127)
İnsan insanda yanılışının asıl sebebi
Kendi kendini tam manası ile tanımamış olmasıdır.
Bu hal ve tekrar tekrar devam eden aynı sonlu ilişkiler
İnsanın iyi manada değişmemesine delildirki bu hal!
İlim sahibi olan bir çok iş güzer makam sahipleri bile
Bunun nasıl düzeleceğini tam olarak bilmezler
Bilmezler üstelikte biliyormuş gibi bol keseden atarlar
Gizli bir hazineydim bilinmek istedim
Hiç bir yere sığmadım
bir mümin kulumum kalbine sığdım.
Şah damarından daha da sana yakınım der!
Rabbül Alemin!
Allahu tealaya yakınlık uzaklık diye bir şey yoktur
Biz onunlayız !ihlaslı takva sahipleri
bunu şüphesiz bilirler.....