Anadolu da kırsal kesimde köylüler erken yatarlar çünkü sabah kalkıp çalışacaklar.Bir karı koca yatıyor kadın kocasının uyumasını bekliyor çünkü kadının gönlü başka bir adam da gönül bu, kaçacaklar köyden. Kocası uyuyunca sessizce pencereden kaçıyor kadın, aşığı onu bekliyor ağaç da ağacın altın da karanlık da, koşuyorlar. Köy, düşünsenize arkadan neler kovalıyor. Namus belası, töre cinayetleri hepsi kovalıyor onları. O nasıl bir kaçıştır öyle nefes nefese iki aşık. Bir ara duruyorlar soluklanmak için kadın bunu fırsat biliyor diyo ki; ya evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey beni rahatsız ediyor şunu çıkarayım bari.
Ayakkabısını çıkarıyor kadın elini içine atıyor bakıyor bir tomar para geride bıraktığı kocası herşeyin farkında adam diyor ki; ya bu kadının bende emeği var çamaşırlarımı yıkadı yıllarca, bana çorba pişirdi, yıkanırken sırtımı sabunladı bende emeği var yaban elde muhtaç olmasın. Bütün birikimini kendinden giderek uzaklaşan o kadının ayakkabısının içine koyuyor. Bende emeği var...
Hani hep derler ya kitap okuyun kitap okuyun adam olmak insan olmak kitap okumaktır. Aslında en büyük kitap nedir biliyor musunuz insanın gönlü gönlünüzü okuyabiliyorsanız siz her şeyi oldunuz demektir. İşte bu öykü de geri de bırakılan adam hayatı boyunca bir kitap bile okuyamadı çünkü gözleri görmüyordu.
O AŞIK VEYSEL'di...