Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ona tüm beyazlara neden deli gözüyle baktığını sordum. "Kafalarıyla düşündüklerini söylüyorlar," diye yanıtladı. Şaşırarak, “Tabii ki öyle yapacaklar,” dedim. "Siz neyle düşünürsünüz?" Kalbini göstererek, "Burasıyla," dedi. Uzun bir süre susup düşündüm. Yaşamımda ilk kez, biri bana gerçek beyaz adamın resmini çizmişti.
Bir taş çelişkiler içinde değildir. iletişim kurmak için çaba göstermez. yüzyıllardır böyle ve böyle de kalacak. oysa ben, her türlü duygunun etkisinde kalan geçici bir olguyum. Duygularımın sonucuyum; içimdeki ruh, zamanla kısıtlı olmadığı için yok olmayan taş. ruhun somutlaşmış biçimi.
Reklam
İç dünyamda nelerin olup bittiğini ya da beni neyin bu denli etkilediğini bilemiyorum.
Yaşam bana hep kök gövdeden beslenen bir bitkiyi anımsatır. Yaşamın kök gövdesinde saklandığı ve görünmez olduğu doğrudur. Toprağın üzerinde görünense yalnızca tek bir yaz dayanır; sonra da solar gider. Kısa ömürlü bir görüntü bu. Yaşamların ve medeniyetlerin sonu gelmeyen oluşumlarını ve yok olup gidişlerini düşündüğümüzde mutlak bir hiçliğin etkisinden kurtulamayız. Buna karşın ben, hiçbir zaman sonsuz akışın altında yaşayan ve sürekliliği olan bir şeyin var olduğu duygusunu yitirmedim.
Arketip İfade Biçimleri
“Arketip ifade biçimleri içgüdüsel ön koşullardan kaynaklanırlar. Mantıkla ilgileri yoktur. Ne mantıksal bir temele dayanırlar ne de mantıklı savlarla yok edilebilirler. Dünya kuruldu kurulalı da varlıklarını sürdürmüşlerdir. Levy-Bruhl'un haklı olarak dedigi gibi, bunlar représentations collectives' dirler. Kuşkusuz "ben" ve onun iradesi yaşamda çok büyük bir rol oynar ama "ben"in iradesinde büyük bir oranda, benliğin farkında olmadığı arketip işlevlerin bağımsız ve doğaüstü müdahaleleri rol oynar. Psikolojik açıdan yaklaşıldığında, dinin özü, bu süreçlerin pratige dökülüp ele alınmasıdır.”
Sayfa 407Kitabı okudu
Kendini tanıma
“Bu nedenle, bilinçdışı bütünlüğümüzün tüm fiziksel ve ruhsal olayların arkasındaki gerçek olduğuna inanıyorum. Bu öge tam bir gerçekleşmeyi sağlamaya çalışmaktadır ve bu gerçek, insanın tümüyle bilinçli olabilmesidir. Bilinçliliği elde etmek genel anlamda kültür demektir ve bu sürecin özü ve kalbi kendini tanıyabilmektir. Doğu felsefesi benliği, tartış-masız, kutsal varsayar; eski Hiristiyanlığa göre de kendini tanıma, Tanrı’yı tanımaya giden yoldur.”
Sayfa 375Kitabı okudu
Reklam
Düş
“Daha önce de benlik ve ego sorunsallarıyla ilgili bir düş görmüştüm. Düşte tepelik bir yerde, dar bir yolda yürüyüşe çıkmıştım. Işıl ışıl bir güneş vardı ve olduğum yerden tüm çevreyi görebiliyordum. Yolumun üzerine küçük bir kilise çıktı. Kapı aralıktı. İçeriye girdim. Kilisenin içinde, Meryem Ana'nın resminin ve haçın yerine, çok güzel düzenlenmiş bir Çiçek demetinin olması beni çok şaşırttı. Mihrabın önünde, yerde, yüzü bana dönük meditasyon yapan bir yoginin lotus pozisyonunda oturduğunu fark ettim. Ona daha yakından baktığımda, yüzünün benim yüzüm olduğunu anladım. Dehşet içinde uyanırken, "Demek ki beni düşünen o! Bir düşü var. Düş de benim," diye düşündüm. Uyandığında ben yok olacaktım.”
Sayfa 374Kitabı okudu
Mitsel İmgeler
“Mitsel imgelerin ara dünyasını kesip attığınız zaman zihin kuramsal katılıklara kurban düşer. Buna karşın, mitlerle fazla uğraşmak zayıf ve etkiye açık zihinler için tehlikelidir, çünkü bu tür zihinlerin belirgin olmayan göndermeleri somut bilgi sanmaları ve yalnızca fanteziler üretmeleri olasılığı vardır.”
Sayfa 366Kitabı okudu
Mitler
“Mitler bilinçsiz bilgiyle bilinçli bilgi arasındaki doğal ve vazgeçilmez iletişimi sağlarlar. Biliçdışının bilinçten çok daha fazla şey bildiği doğrudur ama bilgisi, sonsuzlukla ilgili farklı bir bilgidir. Entellektüel dile dayanmaz ve “buraya” ve “şimdiye” bağlı değildir.”
Sayfa 361Kitabı okudu
Gördüklerimden bir şeyler öğrendim. Bu insanları duyguları yönetiyordu. Bilinçleri bir yandan yerlerine uyum sağlamalarına ve dış etkileri almalarına yarıyor, bir yandan da dürtülerinin ve duygularnın etkisi altında kalıyor, ama bunu düşünceye geçiremedikleri için bağımsız bir "benlik" olgusu oluşmuyordu. Aslında, biraz daha karmaşık olmamıza karşın, Avrupalını durumu da bundan pek farklı değil. Avrupalının tek farklı yönü, belirli bir oranda iradeye sahip olması ve amaçlarına yönelebilmesi. Bizde eksik olan, yaşamı yoğun yaşayabilmek.
Reklam
“Yaşamın sorunsallarına yanlış yanıtlar bulmuş ve onlarla yetinmiş ve bu nedenle nevrotik olmuş çok insan tanıdım. Mevki, para, evlilik ya da ün peşinde koşarlar; bulunca da mutsuzlukları sürer. Çoğu insan çok kısıtlı ruhsal sınırlar içinde kalır. Yaşamlarında ne yeterince içerik ne de yeterince anlam vardır. Kişiliklerinin gelişmesine yardımcı olunursa nevrozları çoğu zaman yok olur. Bunun için kişilik gelişmesi benim için çok önemlidir.”
Sayfa 172Kitabı okudu
“Ne kadar insan varsa o kadar da psikoterapi yöntemi ve analiz vardır. Her hastaya özel yaklaşırım çünkü sorun her zaman özeldir. Evrensel kurallar ancak çorbada tuz olabilirler. Psikolojik bir gerçek ancak tersi düşünülebilinirse geçerlidir. Benim için olanaksız olan bir çözüm başkası açısından tam aranılan çözüm olabilir.”
Önyargı
“… oysa şimdi karşımda, geleneksel olmayanı kabul etme yeteneğinden yoksun önyargılı insanların çelik kapısı duruyordu.”
Tanrıyla Dolaysız Deneyim
“Tanrıyla dolaysız bir deneyimi anlama yeteneği olsaydı, ona bunu açıklayabilirdim.”
“Sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.