Yalnızlığın çerçevesinde vardı adımın bir kaç harfi...Aynı anda ismim olacakken olmasın diye türettiğim başka kelimeler bu sebepten.Lakin sabahları zorlaştırıyordu bu oyun ve yorgun kalbimin pencere kenarında beklemesinden hoşnut değildim!Bir iz ya da bir dokunuş akıl oyunlarını her gün batımında bana yeniden izlettiren;gitme,gidersen... Kokunu sığdıramam bu eve,kendime kaçamam ve yazmak fiil olmaktan ziyade nedensel bir iç çekişe dönüşür...Yakınların uzak mesafesinde!Bak bu kadar değebiliyorum sana bu kadar!Oysa tüm dünyaya ne kadar sordurmuşum...Hazımsız bir kalp ağrısının fersiz isyanı doğru değil bu zamanda.Ayıp diyenlere kızar günah diyenlere hesap sorarım.Gitme;gidersen,bir nehrin bulanık sularında suretimle uğraşırım...Kokun yeşile bulaşır!Maviye bulaştı,sarıya karıştı görmedin saniye değişti...Belki sana bir dudak lekesi bana iki cümleni iksiri. Bak bu kadar yakınım sana,tam bu kadar ve bekle dediğin o an hep zarar. YASEMİN BAŞ'15 ANKARA
Saat On İki Karanlığımın örselenmiş Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum Merhaba çocuk Kaldırım taşlarına baktığımız Esmer Ankara'nın yüzümüzü kavurduğu Dudaklarımızı çatlattığı
Geri113
132 öğeden 131 ile 132 arasındakiler gösteriliyor.