"Anneler ölmez " derdin!
"Niye mi?" diye soruşun cevabınla gelirdi.
"Kızım, karnından değil kabinden sevendir ana. Analar güçlü çocuklar doğurduğundan eminse evladının yiğitliğini göreyim deyin yıldız olup göğe ağar. Sen yıldızları gündüz yok mu sanırsın? Ne aydınlık ne karanlık onları yok eder.
Görmezsin gündüz ama bilirsin oradadır. Oradadır işte! Göğün mavisine, grisine, karasına, kızılına karışır da oradan sana bakar.Ne zaman özlesen bir ıslık çal. Seni duyar.Bir rüzgâr ıslığını yüce dağ başına götürür. Ulu dağlar ak bulutlara...Bir bakmışsın senin ıslık anana eletilmiş.İşte böyle Nenanne' sinin kuzusu.
- Annem bize dönmeyecek mi?
-Hayır yavrum! Gidenler oradan geri gelmez.
- Mezarlıktan mı?
-Evet yavrum.
-Ben öyle sanıyordum ki, annem bizi özleyecek de gelecek
Ne zaman kadınlar evlatlarının kefen bezine göz yaşını silmez, ne zaman kadına şiddet haberleri sayfalarda boy boy yüreğimizi delmez, ne zaman Gazzeli kadınlar açlıktan ölmez, ne zaman eksik etek görülmez, o da kuyruk sallamıştır denilmez, kadına "elinin hamuruyla bu işlere karışma" denilmez, kocasının öldürdüğü kadınlar için "acaba kadın ne yapmıştı ki öldürüldü" denilmez, işte o zaman hep birlikte kadınlar gününü kutlarız.
Bunlar olduğunda zaten her gün kadınlar günü, her gün anneler günü, her gün insan hakları günü, her gün bayram, her gün şenlik olur zaten.
Belki başka bir hayatta bebekler ölmez. Anneler ölmez, kuşlar, ağaçlar, çiçekler ölmez... Vicdan ölmez, merhamet ölmez...
Kim bilir belki insanlık ölmez...
Dertop olmuş bir grup kedi yavrusu gibiydik. Karanlıktaki seslerdik. Sıklıkla annelerden konuşuyorduk. Kendi annemi anımsamıyordum, ama bir annenin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Ferdi bilmiyordu. Her zaman, “Ben anne-babalara inanmıyorum,” diyordu.
Bir gece halının altmda, Enos, “Nerden geldiğini sanıyorsun?” dedi. “Bir filden mi?”
“Çocukların ellerini tutan tüm o kadınların kim olduklarını sanıyorsun?’’ dedi Olek.
“Şarlatanlar,” dedi Ferdi, yanıtları asla uzun olmazdı. Ağzından sözcükten çok duman çıkıyordu.
Küba, “Herkesin annesi vardır,” dedi. “Herkesin.”
“Yetimler,” dedi Ferdi. Her konuştuğunda nefesinden sigara kokusu geliyordu.
Enos, “Yetimlerin de anneleri vardır, salak,” dedi. “Ama onlar ölmüştür, hepsi bu.”
“Gerçek anneler ölmez,” dedi Ferdi.
Buna hiç kimse yanıt veremedi.