LÜTFEN OKUYUN!!!
Annemiz benim için bir sofra kurdu ve bana şöyle dedi;
-Ey Mesruk! Her ne zaman doyarak yemek yesem, hüzünlenirim ve gözyaşlarıma hakim olamam ağlarım.
-Neden ağlarsınn müminlerin annesi? diye sorduğumda
-Çünkü sevgililer sevgilisinin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu yalan dünyadan ayrıldığı hali hatırlarım. Yemin olsun ki, Muhammed hiçbir gün üst üste ekmek ve et yemeği ile karnını doyurmamıştır.
Biz değil miydik; vefat edinceye kadar üst üste üç gün doyasıya buğday ekmeği yemeyen Muhammed'in ümmeti olan?
Bu nimeti nasip eden, Rezzak olan Rabbimize şükrümüz bu mu?
Doyasıya ekmek yiyemeyen ve hatta "ben kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum" diyen Peygamberimize ahde vefamız bu mu?
Yarın huzura gittiğimizde ki vallahi gideceğiz. Orada Rabbimiz, Peygamberimiz ve biz!
Tek bir soru sorulursa ne cevap vereceğiz?
O gözleri yaşlı Nebi dönse ve dese ki;
-Ben ki taşlandım, başıma işkembeler atıldı yılmadım, dişlerimi kırdılar vazgeçmedim, aç kaldım mideme taşlar bağladım, DOYASIYA EKMEK YİYEMEDİM, Kabe'yi dahi terk ettim, toprağımdan sürüldüm... Kimin için? Ne için?
Herkesin "nefsim, nefsim" dediği bu mahşer gününde, ben ki gözyaşları içinde "ümmetim, ümmetim" diyen değil miydim?
Peki "SİZ BANA, BÖYLE Mİ KARŞILIK VERECEKTİNİZ?" diye tek bir soru sorsa bizlere, ne diyeceğiz kardeşler?
Var mı cevabı olan?
Öyle bir gidişattayızki her birimiz bu sorunun muhattabıyız.
Çınlasın kulaklarımızda!
Ve her işimizde cevap arayalım bu soruya...
SİZ BANA, BÖYLE Mİ KARŞILIK VERECEKTİNİZ?