Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ANNENİN GÜNAHLARI
“Sofra hazırdı. Donna Martino, iri ve tehditkâr, masanın başına oturdu. İskemle gıcırdadı ağırlığının altında. Rosa ile Stella annelerinin sağma oturmuşlardı, Bettina soluna. Papa Martino ait olduğu yerdeydi, masanın ucunda. Diğeri için de masada bir yer ayrılmıştı ama o hâlâ yukarıdaydı.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Üst kattan gelen topuklu sesleri Bettina'nın kıkırdamasına neden oldu. "Kes sesini!" diye kükredi Donna Martino. Papa titredi. Başını öne eğip el yordamıyla şarap bardağını aldı. Karısının iri siyah gözlerindeki kara öfkeyi hissedebiliyordu”
Reklam
ANNENİN GÜNAHLARI
“Donna büzülmüş dudaklarıyla rostoyu önüne çekerken gözlerini Papa Martino'dan bir saniye bile ayırmadı. Dişlerini kenetleyip bıçağı ve biley taşını aldı. Vahşi bir şiddetle bıçağı biley taşına öyle bir sürttü ki kıvılcımlar uçuştu masada. Papa Martino ince ve hassas parmaklarını gırtlağına götürdü.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“O Carlotta! Çocukluğundan beri onlara ve annelerine karşı sessiz bir savaş sürdürmüş, düşünce biçimlerine, dostlarına ve emellerine karşı gizli bir düşmanlık beslemişti. Ama onlar annelerine itaat etmişlerdi. Donna Martino'nun iradesine karşı gelmemiş, onlar için saptadığı hedeflere ulaşmışlardı. "Benim kaderimi aklınızdan çıkarmayın," demişti Donna Martino binlerce kez. "Hatırlayın ve iyi bir evlilik yapın.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Donna Martino mütarekeden bir yıl sonra Amerika'ya gelebilmişti sonunda. Bütün alçakgönüllülüğüyle, fatihi Giovanni'nin ayaklarına kapanmaya hazır. Mama mia! Alçak herif! Onu Mulberry Sokağı'nda bir pansiyon odasında sefil bir hayat sürerken bulmuştu. Bütün serveti iki bavula sığardı. Büyük tacir palavraları, bankadaki binlerce doları -kömür karası saçları beş yıl boyunca çalıştığı dikiş işlerinin yorgunluğuyla kırlaşmış, bulanık gözleri yumuşak mavi denizin limon bahçelerini kucakladığı anavatanı Sicilya'yı simgeleyen nişanlısının görüntüsüne hasret.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Neredeyse otuz yıl geçmişti üzerinden. Otuz yıl, dört kız evlat ve Giovanni. Çünkü Papa Martino erkekten çok çocuk sayılırdı bir şekilde. Dağ havası sağlığına kısa sürede iyi gelmekle birlikte New York'ta geçirdiği o zor yılların tahribatını üzerinden atamamıştı. İyi bir terziydi Papa Giovanni. Terzi dükkânı biriktirdiği parayla satın almayı başardığı eski tuğla evden birkaç blok ötedeydi. Yıllarını hemşehrilerinin oluşturduğu devamlı müşterilerine elbise dikerek geçirmişti. Dükkânı yaşlı İtalyanların buluşma yeri haline gelmişti. Orada buluşup satranç ve bezik oynar, tarihin akışı hakkında tartışırlardı.”
Reklam
ANNENİN GÜNAHLARI
“Yalnız kaldıklarında ilk zamanların o tatlı dili ve zekâsıyla Donna'yla alay eder, onu bir kez daha Akdeniz güneşinin altında hatırladığı harikulade ve utangaç kıza çevirirdi. Çocuklarına yabancıydı Papa Martini. Babalığı yüzüne gözüne bulaştıran biri olarak gençlerin sorunlarından habersizdi. Babalığı Tanrı'nın isteği olarak kabul ediyordu. Onun ötesinde ilgisi yoktu.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Gözlerini kapar, ne zaman kadınlığa geçtiklerini düşünmeye çalışırdı. Süreç o denli hissedilmez olmuştu ki hiçbir aşamasını hatırlayamıyordu. Yine de teker teker ergenlik dönemlerinden geçmiş, evlenip başka evlere yerleşmişlerdi. Damatları hakkında hiçbir şey bilmiyor, bunu da umursamıyordu. Genellikle yemek saatlerinde meşe ağacından büyük yemek masasına oturduğunda fark ediyordu kızlarının yokluğunu.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Sadece Carlotta kalmıştı. İhtiyarın gözde bir kızı varsa o da Carlotta'ydı. Donna Martino'nun otuz yıl önceki halini andırıyordu; uzun boylu, cesur, güzel ve Mama gibi çetin ceviz. Giovanni'nin uyuşukluğuna Donna Martini gibi Carlotta'nın da hiç sabrı yoktu, ama kendini daha iyi kontrol ederdi. Şarabı fazla kaçırdığında Mama ona bağırır, ama Carlotta önce onu öper sonra elinden şişeyi alırdı.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Elinde süpürgeyle öfkesi burnunda bir cadı gibi dalmıyordu odaya. Yürüyüşten kızarmış yanaklarla geliyor, Giovanni'nin kafadarlarına gülümsüyordu. Angelo'ya takılıyordu. Pasquale'nin karısının sağlığını soruyordu. Dahası, paltosunu çıkarıp Papa'ya yardım ediyordu. Fazla bir şey gelmiyordu elinden ama Giovanni bayılıyordu kızının orada olmasına, Sicilya'da geçen çocukluğuna dair hikâyeler anlatıyordu ona. Bir süre sonra kafadarlar gidiyor ve Giovanni işine koyuluyordu.”
Reklam
ANNENİN GÜNAHLARI
“Sen terzi misin?" diye sordu. "Sayılmam," dedi Carlotta gülümseyerek. "Ama babam terzi." Giovanni dükkâna girdi. "Bir beyefendi seni görmek istiyor, Papa." "Adım Brancato," dedi genç adam. "Gino Brancato. Bir takım elbise diktirmek istiyorum.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Papa ellerini ovuşturdu. "Memnuniyetle, Sinyor." Ama kolay değildi Brancato'yu memnun etmek. Bir saat boyunca kumaş toplarını işaret etmiş, aynanın karşısında deri ceketinin üzerine değişik kumaşlar denemişti.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Sesi titriyordu Papa'nın. Küçük bir çiftlik vardı, dedi İtalyanca, Palermo'dan beş kilometre uzaklıkta, Via Sardinia'da. Ev pembe taştandı, kırmızı kiremitli eğik bir çatısı vardı. Genç adam görmüş müydü o çiftliği? Kaşlarını çatıp Giovanni'nin yüzüne baktı Brancato.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Gino'nun takım elbisesi mevzuuna döndüklerinde üçü birlikte güneşten esmerleşmiş yüzüne pek yakışan bej bir gabardin seçtiler. Brancato gülümsüyordu şimdi -utangaç bir genç, diye karar verdi Papa, aynı onun gençliğinde olduğu gibi. Şarkı söyleyen bir şefkat duygusu kabardı içinde, Tanrı'nın işine akıl sır ermiyordu, hayatlarını zenginleştirmek için karşılarına böyle harikulade bir genç adam çıkarması inanılır gibi değildi. Çünkü bunun alınyazısı olduğunu hissediyordu Giovanni.”
ANNENİN GÜNAHLARI
“Carlotta'nın da Gino'dan etkilenmiş olmasından son derece memnundu. Gözleri parlıyordu Carlotta'nın genç adama bakarken. Gino Brancato'nun çenesi açılmıştı artık, uzun zamandan beri kimseyle konuşmamış biri gibi anlatıp duruyor, Carlotta onu gülümseyerek dinliyordu.”
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.