Kavala o zamanlar Osmanlı döneminde bize aitmiş...
(Şu an Yunanistan'a ait)
Dedemin babasının kardeşleri, Antalya'nın Toros dağlarının arasına sıkışmış köyünden çıkıp, ekmek parası kazanabilmek için, tabii o zamanlar Türkiye'de araç yok hiçbir şey yok, tutup oradan 1600 km yürüyerek Kavala'ya gidiyorlar...
Yokluk bakımsızlık sefalet derken iki kardeş de Kavala da vefat ediyor..
O yüzden bizim köyde büyük annemin o zamanlar dilinden dökülen şu ağıtlar çok meşhurdur:
"Kavala'da bir düden var, evlatlarımı orada bir yudan var..."
Gözlerin gözlerin gözlerin,
ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.
Gözlerin gözlerin gözlerin,
kaç defa karşımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.
Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmaya görsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.
Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul.
Gözlerin gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
senin gözlerinle bakacaklar.
Elhamdülillah.
Bugün Antalya'da 4 kişi ile "Kısıtlama yetmez, ambargo gerek" demek için sesimizi duyurmaya çalıştık.
Evet sadece 4 inançlı insanla bunu yaptık.
Tabi 15-20 tane de polis vardı:)