Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk çağın en büyük filozoflarının kölelikten söz ederken onun kınamak bir yana haklı göstermeye çalışmaları , şaşırtıcı ve utanç verici bir şeydir. Platon ve Aristo böyledir. Özellikle de , özgür insanların olması , bu özgür insanların -yurttaşlar- siteleri yönetebilmeleri için , kölelerin , yani, yaşamak için gerekli malların üretimine koşulmuş bir insan sınıfının mutlaka gerekli olduğunu kanıtlamaya çalışan Aristo için , kölelik özgür insanların varlığının gerekçesidir. Öyleyse ona göre insanların bir bölümünü köleleştirme doğal bir hak oluyor. Ona göre , doğası gereği köle olan varlıklar vardır ve bunları savaş yoluyla köleliğe zorlamak olağandır.
Sayfa 149 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
4. yüzyılın bir komedyasında bu köle şöyle der: "Köle oldum diye senden daha az insan değilim , efendim. Aynı etten kemikten yapıldık biz ; kimse yaratılıştan köle değildir, insan bedenine boyun eğdirten yazgıdır."
Reklam
Ama kadın doğasına yönelik bu bozuluşun , çok daha ağır bir toplumsal sonucu oldu. Gerçekten de , toplumsal bakımdan kadın kadar aşağılanmış , bunun için kadınlık yeteneği , kapasitesi olmayan bir varlığı , erkeği yeni bir aşk nesnesi olarak almakla , aşk duygusuna nasıl bir sapkınlığın girdiğini biliyoruz; böylece aşk , Yunan aşkı denilen olay haline gelir -antik edebiyat bu tür oğlancılıkla yüklüdür. Edebiyat, mitoloji , hem de ortalık (yaşam) bunlarla doludur-.
Tek eşli evlilik yerleşirken hiç de kadını kayırmadı. Bu evlilikte artık erkek efendidir. Kadın gelecekteki kocasını hiçbir zaman seçmemiş , hatta çoğu zaman görmemiştir bile. Erkek, yalnızca meşru çocuklar dünyaya getirmek" için evlenir. Aşk evliliği yoktur. Erkek en azından otuz , düğün gecesinden önce bebeğini Artemis'e adayan kadınsa ancak on beş yaşındadır. Evlilik iki taraftan yalnızca birini bağlayan bir sözleşmedir.
Sayfa 155 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
Osmanlılar Batı bilimini ve Batı felsefesini onlarla diyalog kurarak ve doğa güçleri , toplum yapısı ve kültürel miras üzerinde eleştirel bir şekilde düşünerek benimsemediler. Batı bilimlerini bir çeşit ithal maddeleri , "ready-made" elbiseler şeklinde kabul ettiler.
Sayfa 11 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
"Okuyucuları için ne kadar iyi!" diyor Detienne , "insanları ve onların çevrelerini , emeklerini , tekniklerini ; kölelerin suskunluğunu" keşfetmek isteyen okuyucular için ne kadar iyi ! Taner Timur
Sayfa 12 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
Reklam
Gerçekten de her trajik gösteri bir çatışma gösterisidir. İç sıkıntısı , umut ya da uysallık , bazen de zaferle kesilen , ama her zaman , lirik şarkılara varıncaya kadar bir çatışma olan, bizi soluksuz kılan bir mücadeledir; çünkü biz seyirciler , sanki kendi kaderimiz söz konusuymuş gibi, korku ve umut arasında kalmış olarak katılırız ona: Dört arış (iki metre) boyunda bir adam , der Aristophenes , öne çıkmış bir kahraman, aşılmaz gibi verilen ve öyle de olan bir engelle karşılaşan bir kahraman...
Sayfa 182 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
Tragedyaya giren insanlar , adil bir Tanrı'ya bel bağlamalarına karşın , "aziz" değildirler. Suç işlerler, tutku onları şaşırtır. Öfkeli ve sert kişilerdir. Ama hepsinin insani bazı büyük erdemleri vardır. Hepsi cesurdur; birçoğu ülkelerini , insanları sever ; çoğunda adalet aşkı ve onu zafere ulaştırma isteği vardır. Yine hepsi, soyluluğa tutkundurlar.
Sayfa 182 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
274 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.