Rivayet kanallarıyla gelen her mucizeye hadisçilerin onayından geçmiş gözüyle bakmak ve ona bir bilgi değeri atfetmek gerekmez...
Kur'an, insanlar ve cinlerin benzerini getiremeyeceği bir kitaptır. Nitekim Hz. Peygamber, inkârcılara Kur'an'la meydan okumuş ve 'mademki bu Kur'an'ın Allah tarafından gönderildiğine inanmıyorsunuz, haydi siz de bütün yardımcılarınızı da çağırarak benzer bir eser meydana getirin' demiştir. Bu çağrısı bugünde geçerlidir.
Nübüvvet için ilave bir delile ihtiyaç yoktur. Bir peygamberin getirdiği şeriatin mükemmelliği, hata ve çelişkilerden uzak oluşu, onun peygamberliğinin de en büyük delilidir.
Nitekim mucizeye şahit olduğu halde inanmayanlar, inkârlarına makul bir gerekçe gösterememiş, peygamberlere karşı alay, hakaret ve şiddet yoluna başvurmuşlardır. Onları sihirbazlık ve delilikle itham etmiş, onlar yurtlarından çıkarmakla tehdit etmişlerdir.
Mucize, insanları iman etmeye zorlamaz. İman etme veya etmeme, sonuçta akıl ve irade işidir. Zaten insanın sorumluluğu da böyle bir iradeye sahip olmasından doğmaktadır. Mucizeye rağmen iman etmeyenlerin artık inat dışında hiçbir rasyonel gerekçeleri kalmamıştır.
Firavun'un sihirbazları, Musa'nın mucizesi karşısında secdeye kapanmış ve "Musa'nın ve Harun'un Rabbine inandık. "diyerek teslim olmuşlardır.