Öyle ya, Müslüman bir ülkede, İslamca yaşama yasağı devam ettigi sürece, Başgardiyan kim olursa olsun... İster sarışın bir dişi, ister kara kuru bir kişi, ne farkeder ki? İkisi de aynı "Ana-yasa!"nın davlumbazı olduktan sonra, o mutfağın ağızlarına lâik "kikirdek çorbası"nı içenler, kendilerini ne kadar özgür hissedebilirler? Bizim ülkemizde baş sorun bu. Tabanda "Müslümanım hamd olsun" tavanda "laikliğe and olsun" ikileminde birlik dirlik düşü tutar mı?
Sayfa 134Kitabı okudu
Karı dırdırı, cadalozluk, evlât hayırsızlığı, bildik bilmedik tanıdık tanımadık insan kaprisleri, haksızlığa uğrama, zulüm görme vesaire, insanın kemâlini tartan en hassas terazilerdir. İnsanın kemâl ve vekarı bu terazilerde tartılır. Bu terazilerde vekarı ağır basan bilgeliği yakalıyor.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Câme-i hufte hıred ez cûy âb Hufte ender hâb cûyây-i serâb (Uyumakta olan bir kimsenin elbisesini ırmak ıslatıyor, halbuki o rüyasında serab yerindedir.)
"Cânını cânâne vermekdir kemâl-i âşkın, Vermeyen cân, îtiraf etmek gerek noksanına."
Sayfa 86 - Kırkkandil Yayınevi
Gözlerimden, göze görünmeyen ummanlar dökülüyor...
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
488 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.