Amel, muamele, muamelat
Amel, sözlükte; iş, görev ve fiil anlamına gelir. Aynı kökten "muamele" sözcüğü ise; karşılıklı iş yapma, günlük hayatta karşılıklı hukuki işlemler yapma demektir. Bu yüzden karşılıklı hak ve sorumluluk doğuran akit ve tasarrufların hepsine birlikte "muamele" denir. Çoğulu "muamelät"tir. Medinelilerin örfünde bu terim "müsâkät (bağ-bahçe ortaklığı)" anlamında kullanılmıştır.* Amel sözcüğü genel anlamda günlük hayatta kişinin yaptığı iyi veya kötü bütün işleri kapsamına alır. Bunlardan iyi olanlara "salih amel", çirkin olanlara ise "kötü amel" denir.
Sayfa 17 - İslami Hükümlerin Çerçevesi. Buhari, Şurüt 14, Hars 8; lcáre 3: Ebû Dâvûd, Imåre 24.Kitabı okudu
YOLUMUZ TEKTİR
"Bugün size dininizi tamamladım, size olan nimetimi eksiksiz verdim ve sizin için din olarak İslâm'a râzı oldum." (el-Mâide: 5/3) Çıkmaz yollar bizi parçaladıktan, çeşitli heves ve arzular bizi böldükten sonra saâdete götürecek yol o yoldur; "Işte benim dosdoğru yolum budur, ondan gidin, başka yollardan gitmeyin ki bu yollar sizi ondan ayırır. (el-En'âm: 6/153)
Reklam
BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUM
Islam dünyamızın maruz kaldığı sayısız şiddetli savaşlar, arkadan vurulmalardan sonra; hariminde, emperyalistlerin amacına hizmet edenbirçok prensipler ve fikirler yayıldıktan sonra; İslâm ülkeleri sonbahar yaprakları gibi, birbiri ardından sömürgecilerin eline düştükten sonra sömürgeciler, mümkün olan çabuklukla onların gelişme çarkını tersine çevirmeye başladılar; sonra güçlerinin gizli kaynağı olan inançlarına yönelip, onu zayıflatmaya ve tel tel koparmaya koyuldular; sonunda onu da aslına benzemez hâle getirdiler. Sonra ağız dolusu bağırdılar, "Sizin geri kalışınızın tek ve kesin sebebi, gericiliğe çağıran şu dine sarılmanızdır."
Sanki biz kendine mahsus inancı, görüşü ve felsefesi olmayan bir toplum idik.
Kurnazca hazırlanan plan, çevirilen dolap böylece tamamlandıktan sonra mesele "hangi medeniyet şeklini alalım; bilhassa maddi medeniyetin can damarını temsil eden iktisad düzeni içinde Marksizmi mi, kapitalizmi mi benimseyelim" şekline dönüştü. İslâm dünyası siyasî ve coğrafi bakımlardan parçalanmış bulunduğundan, bazen birine bazen diğerine yönelmeye başladı. Gâh Marksist doğuya, gâh Haçlı batıya dönüp bakmaktan boyunlarımız tutuldu, gözlerimiz yoruldu. Sanki biz kendine mahsus inancı, görüşü ve felsefesi olmayan bir toplum idik. Ve sanki biz ot gibi bitmiştik; asırlar boyunca okyanustan okyanusa hükmettiğimiz bir dünyamız olmamıştı!
Sayfa 23 - BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUM.Kitabı okuyor
Fikri durumumuz ve inanç esaretimiz bizi böyle, önümüzde Marx veya Adam Smith'ten başka çıkış kapısı olmayan bir yolun sonuna mi getirecekti? Bir üçüncü yol yok mu? Bu dar boğazdan çıkmak için yolumuzu aydınlatacak bir ışık mevcut değil miydi?
kapitalizm ve marksizmden başka çıkar yol görmeyen müslümanlara bazı sorular
6. Bizim kendimize ve milletimize hiç mi saygımız kalmadı ki; kendimizi herhangi bir medeniyet kökünden mahrum olmakla itiham ediyor ve kendilerini dev aynasında gördüğümüz bu kişilerin ardından koşuyoruz?
Reklam
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.