Dil kelamı susunca kalp kelamında aşkı okuduk harf harf...
Söz olmayınca mekân katı ve soğuktu. Mekâna sıcaklık ve hayat getiren kelâmdı.
Reklam
Ağlıyorum. Tanıdığım yerlerden uzaklaştığım kadar, ayrılık mesafesi kadar, şimdiye dek ağlamış tüm kadınlar kadar ağlıyorum.
Çöl her zaman korkutmuştur beni; bitiş mi, başlangıç mı olduğunu bilemediğim yer. Derin yalnızlık, en büyük yansıma yeri; ayna. Maddenin el çekip manânın seyr-i süluk alanı, her şeyin boyun eğdiği bir mekân. Çöl yazgılıydım, kaderime bakar gibi baktım.
Aşk neydi? Eylem mi, sükûn mu, yoksa nefsin kalp kıyılarındaki çarpıntıları mı? Kelam hiçbir şeyi tanımlamada bu kadar aczi yaşamamıştı. Aşk, kâinatın yaratılış mayasıydı ve bu maya insanda tevhit (birlik) olarak kalbe yansımıştı. Onun için kalp, aşk dendiğinde Bir’i isterdi. Kalp, aşkı hep Bir’i ile yaşardı. Kalp aşk sırrındaki kimyasını belirlemişti: “Aşk birlik fermanıydı.”
Güzel sevilir, dedi nefsim. – Erkek kalbi güzel kadına muhabbet duyar, dedi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.