Adamın biri uzun yol gitmiş, yorulmuş, bitkin bir halde bir kuyunun başına serilmiş kalmış. Öyle kalsa kuyuya yuvarlanıverecekmiş ama Talih gelmiş, uyandırmış: "Kalk be adam! Sen bu kuyuya düşseydin suçu kendi düşüncesizliğinde bulmaz, bana yüklerdin" demiş. Aisopos diyor ki: Çoğu kimseler, kendi suçlarıyla felakete düştüler mi, suçu Tanrılara bulurlar, talihden yakınırlar.
İnsanoğlu uzun seneler yaşamakla ihtiyarlamaz. Ancak gayesiz ve ümitsiz kaldığı zaman ihtiyarlar.
Reklam
Konuşmak, görüşmek, insan için pek büyük bir ihtiyaçtır, hatta zevktir. Insan kırk gün baklava yese bıkar, fakat her gün konuşmaktan bıkmaz. Konuşmanın, iki ahbapla görüşmenin ne büyük bir ihtiyaç olduğu tek başına kalınca anlaşılır. Bir ahbap gelse de iki satır laf etsek diye gözümüz kapıda kalır. İnsan muhteşem bir transatlantik ile en mükemmel ve en medeni şartlar içinde bile olsa seyahat ederken yalnız başına kalınca konuşmanın, görüşmenin ne büyük bir nimet olduğunu anlar. Kendisiyle konuşacak, görüşecek birini bulamazsa muazzeb olur, o transatlantik bir hapishane hücresi kadar sıkıcı gelir. Bundan dolayıdır ki, ceza ilmi mütehassısları, ruhiyatçılar, uzun hücre hapsine taraftar olmuyorlar. Mücrimin ruhu üzerinde islahkâr olmaktan ziyade tahripkår tesirleri oluyor diyorlar.
Söz, fikir ve meramın ifadesidir. Söz, insanların birleşmesine yardım ettiği gibi ayrılmasına da sebep olur. Bunun içindir ki, söz söylerken ihtiyatlı hitab etmek lazımdır. Eskilerin gırtlak dokuz boğumdur demeleri bundandır. Zira sözle muhabbete ve yine sözle kin ve husumete hizmet etmek mümkündür.
Kitap, insanlığın yarattığı şaheserlerden biridir. Öğretir, zekâyı besler, zihni çalıştırır, insanın rüyet ufkunu genişletir, muhakemesini olgunlaştırır. Tam manasıyla ifade etmek lâzım gelirse, kitap medeni insanların rızkı, ruhların devasıdır. En iyi kitap insanı en çok düşündürendir. Kitaptan daha mükemmel arkadaş olamaz. Bunun için iyi ve faydalı, ahlâkî ve terbiyevi, aynı zamanda ucuz kitaplar lazımdır.
Garpla aramızdaki kültürel mesafenin bu kadar büyük, bu derece korkunç olması kitap sevgisizliğindendir. Biz kitap okumasını her nedense sevmiyoruz. Batı'da ise halk gazetelerden ziyade kitaplara düşkündür. Herkes her şeyden ziyade ki tap okumayı sever. Kafaların boşluğunu kitaplarla doldurur. Bu sevgi o kadar derindir ki muharebe meydanlarında vurulup kalan askerlerin ceplerinden ölü adedince kitap çıkar. Birinci Cihan Harbinde, Dobruca'da İdriskuyusu Muharebesin de müttefik olarak birlikte yanyana harp ettiğimiz bir Alman alayından vurulup kalan askerlerin ceplerinden çıkan kitapların adedi bir kütüphane teşkil edecek kadar çoktu. Harp sahası kitaplarla doluydu. Böyle bir hengâmede bile Avrupalı askerin cebinde kitap bulunuyor!... Alay rahiplerinin vazifelerinden biri de seyyar kütüphanelerle cephede dolaşıp askere kitap dağıtmaktı.
Reklam
77 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.