Bir gün Rasûlullah (sav): “Kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona yardım et!” buyurmuştu. Bunu işiten müslümanlar, bir zamanlar kabile ırkçılığının temel kâidesi olan bu sözün Allah Rasûlü'nün ağzından çıkmasına hayret etmiş olmalılar ki, içlerinden biri: “–Yâ Rasûlâllah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zâlimse nasıl yardım edeyim?” diye sordu. Rasûlullah (sav) islâmî anlayışın inceliklerinden birini gösteren şu muhteşem cevabı verdi: “–Onu zulümden alıkoyar, zulmüne mânî olursun. Şüphesiz ki bu, ona yardım etmektir” buyurdu. (Buhârî, Mezâlim 4, İkrâh 6. Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 68)
Sayfa 21 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Sahâbe-i kirâm, düşüncenin ve idealin merkezine tevhîd dâvâsını yerleştirdi. Dünyevî menfaatleri, nefsânî ihtirasları, kalplerde yer eden hevâ ve heves ilâhlarını bertaraf etmeye muvaffak oldu. Mal ve can, gâye olmaktan çıkıp vâsıta hükmüne girdi. İmânın lezzeti tadıldı.
Sayfa 24 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tabîînin büyük imamlarından Ebu'l-Âliye de, bu İslâmî hassâsiyetin bir misâlini şöyle anlatır: “Biz, kendisinden (hadis) almak için bir kişinin yanına gittiğimizde, önce onun namaz kılışına bakardık; eğer namazını güzel kılarsa; «O, diğer işlerini de güzel yapar.» diyerek yanına otururduk. Namazını kötü kılarsa;. «O, diğer işlerini de kötü yapar.» diyerek yanından kalkardık.” (Dârimî, Mukaddime, 38/429).
Sayfa 25 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
İslâm'dan önceki katı yürekli Ömer, İslâm'dan sonra rakik kalpli Hazret-i Ömer oldu. “Fırat'ın kenarında bir kuzu zâyî olsa, bu sebeple Allâh'ın beni hesâba çekmesinden korkarım.” diyebilecek kadar ulvî bir tefekkür ve tahassüs derinliğine ulaştı.
Sayfa 29 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Ukbe bin Nâfî, duâsı müstecâb bir zât idi. Afrika'yı fethedince bugünkü Kayravan şehrinin olduğu yere gelip durdu. Burası sık ağaçlık bir ormandı, her taraf taşlar, yılan, çıyan ve yırtıcı hayvanlarla doluydu. Ukbe Allâh'a dua etti ve yüksek sesle üç defa: “–Ey vâdi ehli! İnşâallah biz buraya yerleşeceğiz. Buradan ayrılıp gidin!” dedi. Bütün ağaçların ve taşların altından yılanların ve diğer yırtıcı hayvanların yavrularını sırtlarına ve kucaklarına alarak çıkıp gittiği görüldü. Ukbe, yanındakilerle birlikte vâdiye indi ve onlara: “–Allâh'ın ismiyle buraya yerleşin!” dedi. Bu hâdiseyi müşâhede eden yerli halktan (Berberîlerden) pek çoğu müslüman oldu.
Sayfa 32 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Ebû Hüreyre tebliğin ehemmiyetini îzah sadedinde şöyle derdi: “(Ashâb-ı kirâm arasında şu hakikati) duyardık: Kıyâmet gününde bir kişinin yakasına, hiç tanımadığı biri gelip yapışır. Adam şaşırır ve: «–Benden ne istiyorsun? Ben seni hiç tanımıyorum ki!» der. Yakasına yapışan kişi ise: «–Dünyada iken beni hata ve çirkin işler üzerinde görürdün de; îkāz etmez, beni o kötülüklerden alıkoymazdın!» diyerek ondan dâvâcı olur.
Sayfa 35 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
151 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.