Avcılar Bambi'nin annesini öldürdü diye ağlamış, sinema salonundan zorla çıkarılmıştım. Ama savaş esnasında milyonlarca anneyi öldürdüler. Ama ben bunu bilmiyordum, ben onlar veya onların çocukları için ağlamadım.
Bambi çalılıkların arasından çıkıp Büyük Prens' e ilerledi. Geldiğini duyan prens başını kaldırıp baktı, sonra hiçbir şey olmamış gibi otlamaya devam etti.
"Bu ne kibirli bakış!" diye düşündü Bambi. Daha demin selam verip kendini tanıtmak, sonra da "Lütfen isminizi bahşeder misiniz?" diye sormak gözüne çok kolay görünmüştü. Oysa şimdi bütün cesareti kaybolmuştu. Korkuyor, Büyük Prens kadar soylu olmadığını düşünüyordu.
Yaşlı karaca ise, "Ne hoş, ne zarif bir genç! Onunla konuşmayı çok isterdim, ama şimdi ona gözümü dikip bakmam yakışık kalmaz. Bu sevimli genci utandırmayı hiç istemem doğrusu." diye geçirdi aklından. Başını kaldırıp Bambi' nin üzerinden ilerilere doğru baktı.
Bunu gören Bambi, "Onun için varlığımla yokluğum bir." diye düşündü. "Sanki dünyada bir tek kendisi var!".
Halbuki yaşlı karaca, "Ona ne desem acaba? Konuşmaya alışık değilim ki kendimi komik duruma düşürmeyecek bir laf bulayım. Çok akıllı besbelli." diye geçirdi aklından. Durdu bir çıkar yol bulamayınca "En iyisi bu işi başka bir sefere bırakmak." deyip yürümeye başladı.
Bambi üzüntüyle oracıkta kalakaldı.
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası / Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Ben çok yalnızım." demişti Falin üzgün ve sıkılgan bir sesle.
"Ben de." demişti Bambi biraz çekingen.
"Neden artık benim yanımda kalmıyorsun?"
...
"Yalnız kalmak istiyorum." demişti. Kibar olmaya çalışsa da sesi sert çıkmıştı.
"Beni hala seviyor musun peki?"
"Bilmem..."
Bunun üzerine Falin sessizce yürüyüp gitmişti.
Şimdi ormanın sınırında durmuş, serin sabah havasını ciğerlerine çekerken kendini özgür hissediyordu. Mutlulukla, sisle örtülü çayıra yürüdü.(Bambi)
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası / Kültür YayınlarıKitabı okudu
benim eskiden bambi yüreğim vardı.
bambi düşleri sayısızdı. istemiyorum
artık şimdi bunları. yeşil satenden
bir kaftan giymiş ve saçlarını
upuzun bırakmış bir kağana verin beni,
yüzlerce askerle çevrilmiş. yüzünü
upuzun ipek bir kumaşla kapamış olsun
benim için gök çayırın üzerine kırmızı
bir otağ diksin. arzunun evini çatsın.
akıl sarayları istemiyorum artık.
sade çadırlar istiyorum. giren çıkan
atlılar istiyorum. beni hafif ürperten
yabanıl bir kağan istiyorum.
rebab çalsın tanımadığım birtakım
adamlar. gümüşlüce yıldızlar dönsün
tepemizde. Yin ve Yang biçimine geçsin
dolunay. hava kapalı olduğunda daha bir
kasvetli olsun her şey, açık olduğunda
ise daha bir korkutucu. yumuşak olmasın
hiçbir şey, gerçek olsun yeter.
yeşil kaftanlı kağanım yabanıl bir
ninni söylesin bana ve bambi yüreğimi
nal sesleri uyutsun uyutabildiği kadar...