Külahları değişmek
BEKTAŞi NİN biri parasız kalmış. Yaz mevsimiymiş, hava da çok sıcakmış. Orda burda gezinmekten yorgun düşmüş , aç açma dolaşmaktan başı dönmüş. Bir caminin önünden geçerken bakmış öğle ezanı okunmakta. Avluya girip şadırvandan kana kana su içmiş . Abdest alanları görünce: "Bari ben de abdest alayım. Sonra bu cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım"diye düşün müş . o sırada Bodos adındaki Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış, O da sıcaklanmış başındaki külahı çıkarıp yanına koymuş. Dalgın Bektaşı abdestini aldıktan sonra kendi külahı yerine Bodos'un külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında tüm cami cemaati, başındaki Rum külahıyla namaza gelen bu garip adama bakıyormuş . Namaz bitince, Bektaşı herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne çöreklenmiş . Cemaattan bazıları: "Vay bakın hele şu Rum'a Müslüman olmuş , hem de ne güzel namaz kıldı." diyerek, kesesinde ne var ne yok Bektaşı nin mendiline boşaltmış. Bu durum Bektaşı'nin hoşuna gittiyse de pek bi garibine de gitmiş. Mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için, başındakini çıkarıp alınca : "Vayanam, bu benim külahım değiL. Şimdi iş anlaşıldı. Bu cemaat beni Rum'dan dönme Müslüman zannettiği için böyle mangır yağdırdı. Demek külahları değişmek lazımmış" demiş . ••• Bu deyim, "araları açık, umulanı, bekleneni verme- yen, kendisine sunulan görevi hakkıyla yapmayan birine kızmak " anlamında kullanılır.
11 öğeden 11 ile 11 arasındakiler gösteriliyor.