Hayal kurmak; bebeklerin, çocukların değil, büyüklerin işiydi. Minicik avuç içlerini ve burnunu vantuz gibi cama yapıştırmış; direkleri sayan o çocukta var olan, ama daha keşfedemediği duygular gizliydi. Küçük Mavi’mizin en yoğun yaşadığı duygu kıskançlıktı. O yaşta bir çocuk her şeyi kıskanmaz mı? Kıskanır. Annesini, babasını kıskanır, yeni doğan kardeşini kıskanır, kıskanır da kıskanır. Çocukluğunu geride bırakıp, hayatın bir parçası olma yolunda yaş aldıkça duyguları gizlendikleri yerlerden kendini göstermeye başlar. Tutku, hasret, aşk, kin, nefret, hırs, dostluk, düşmanlık, intikam gibi büyüklere özgü duygular belirginleştikçe hayal kurmalarını tetikler. Sonra kendini sürekli hayal kurarken bulur.
Elimi masaya vurdum ve “Kusura bakmayın, ben dünyanın en büyük aptallarından biriyim.” dedim. Oradaki yetkili arkadaşlar “Estağfîrullah efendim olur mu?” dediler. “Kusura bakmayın siz de benim gibi aptalsınız!” dedim.
- Deniz kendini anlamaya çalışır mı?
Arif bey, bu söz ile Hegel doğanın bilinçli bir çaba içinde olduğunu ifade ediyor.
-Bu size tuhaf gelmiyor mu?
- Hayır gelmiyor.
- İlginç.
- Niçin ilginç Doğan Bey?
JlTEM’in amblemi akreptir. Akrep dünyada intihar eden tek hayvandır. Etrafına ateş koyduğunuzda durur. Ateş yaklaştıkça kuyruğunu kafasına siper eder ve sonunda intihar eder.