Koltuk var, halı var, sehpa var, televizyon yok. Televizyon yok mu diye sordum. Şaşkın şaşkın baktı Cafer, yok dedi. Baban nasıl maç izliyor, dedim. İzlemez, dedi. N’apar peki? Kitap okur, yazı yazar.
Imam Cafer buyruğunda der ki: Bir kile üzüm gel- di. Cenneti Ala'dan bir tabak geldi, Peygamber (s.a.v)'in önüne koydular. Bir kile üzümü şehadet parmağı ile ezdi. Onu koydular hepsi tadına baktılar. İşte orada on iki hizmeti yürüttüler. Semahı orada ettiler. Sema kalkınca peygamberin tacı düştü. Kırk parça oldu. Nihayet on iki hizmetin nereden geldiğini soru- yor isen bu şekildedir.
Sevgili Peygamberimiz'in içimizi umutla dolduran müjdesi, ilahî va'di tamamlıyor: "Şimdi bana on ayet nâzil oldu ki, durumu bunların gereğine uyan cennete girecektir." (Tirmizi, Tefsir)