Şair her ne kadar sözü kullansa da, alelade konuşan ve yazanların sözü tüketmek zorunda kaldıkları gibi yapmaz bunu; bilakis sözü öyle kullanır ki söz ancak böylelikle hakiki söz olur ve öyle kalır."
Silahı neden kendisine çevirdiğini ise bilmiyoruz. Belki ölüm ona, varoluşunun veremediği mutlak bir şifa olarak göründü. Bu denli sevdiği yaşamı terk etmedi, yaşamın öteki yarısına giden yolculuğa çıktı. İsteyen buna delilik de diyebilir.
Tam bu aşamada oldukça derin hisli bir müzik sanatçısı olan Robert Schumann'in şu sözünü işaret eder: "Licht in die Tiefe des menschlichen Herzens senden-Künstlers Beruf" (İnsan kalbinin derinine ışık göndermek- sanatçının işidir). İşte tam burada sanatçının gönderdiği ışığı alabilecek bir izleyici gerçeği belirmektedir. İşin bu boyutunun ne kadar önemli olduğu iyice duyulmaktadır. Bu Schumann örneği eşliğinde, rutin işlerine dönen izleyicinin, binanın birçok odasında yer alan çeşitli sanat yapıtlarını gördüğünü ve gerçekten hiçbir yorum yapmadan binadan ayrıldıklarını düşünür Kandinsky.