Görmekteyiz ey Emir-i adil,
- İnkarı bunun değil ya kaabil -
Yok sendeki ihtişama payan;
Bizlerse alay alay sefilan!
Bir yanda demek ki fazla var çok;
Hayfa ki öbür tarafta hiç yok.
Öyleyse biraz tevazün ister.
Evvel beni dinle, sonra hak ver:
Nerden buldun bu ihtişamı?
Halkın mı, senin mi, Halik'ın mı?
Allah'ın ise eğer bu servet,
Bizler de onun kuluyken, elbet
Bir pay talebinde hakkımız var
İnsaf olamaz bu hakkı inkar.
Halkınsa şu bi-nihayet emval;
Ver, etme hukük-i gayrı pamal.
Yok; böyle de olmayıp da kendi
Malın ise - çünkü fazla - şimdi,
Bi-vayelere tasadduk eyle
Dördüncüsü varsa haydi söyle!
Mebhut ederek bu söz Hişam'ı,
Huzzara demiş: Görün kelamı!
Yok bende cevab-ı redde kudret..
Hayret, bu civan-dehaya hayret!
İcab ediyor ki şimdi insaf :
Mes’ulü hemen olunsun is'af.
Güneş mağrib-güzîn olmuş semâ esmer, ufuk gülgûn;
Zaman durgun, zemin muğber, cihan dembeste, can mahzûn;
Gariblik rû-nümâ yer yer, sükûnet dembedem efzûn...
Bakarsın bir de gülbank-i İlâhiden dolup gerdûn,
O tenhayî-i sevdâvî olur Allâh ile meskûn!
Kanma, hey kukla kılıklı adam, hey sersem,
Herifin ağzında 'samed', midesinde yüzlerce 'put'!
Sen de bir tekmede buldun mu, sonunda, yerini,
Ne kılıktaysa gelen, hepsi kişiliklerini,
Onun kişiliğine benzetiverirler çabucak.
Güneş mağribgüzîn olmuş, semâ esmer,ufuk gülgûn;
Zaman durgun,zemin muğber,cihan dembeste,can mahzûn;
Gariblik rûnüma yer yer,sükûnet dembedem efzûn..
Bakarsın bir de gülbank-i ilahi'den dolup gerdûn,
O tenhâyî-i sevdâvî olur ALLAH ile meskûn !