Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mimar Sinanın mütevazi türbesi,Süleymaniye de Fetva yokuşu ile Mimar Sinan Caddesinin kesiştiği köşede yer almaktadır.
Sayfa 127Kitabı okudu
… korku ve umutsuzluk en kutsal ve en cesur sesleri bile fısıltıya çevirmişti.
Sayfa 178 - Beka Yayıncılık - Kasım 2014Kitabı okudu
Reklam
“Kalpleriniz taşlar gibi veya ondan daha katı. Taşlar vardır, yarılır da içinden şarıl şarıl su akar. Ve taşlar vardır, Allah korkusundan yuvarlanıp düşer.” Bakara Sûresi -74
Beka Yayıncılık - Kasım 2014Kitabı okudu
Bir Yangın İronisi
Selanikli Ata Efendi bu büyük yangında evinin ve eşyalarının cayır cayır yanışını çaresizlik içinde seyredenlerden biridir; sonunda ironiye dönüşen korkunç bir çaresizlik. Bunu edebiyatımızda bir benzeri bulunmayan ve bizce küçük bir şaheser olan mektubuna dayanarak söylüyoruz. Mavnacı Ali'nin evinde çıkan yangın, Atâ Efendi'ye göre, Âşık Paşa semtine ateş yanaklı bir dilber gibi yönelir. Kadı Hamamı'ndan ve Kadı Çeşmesi'nden fetva üzerine geçer. Otlakçı Yokuşu'nu çayır çayır yakar. İfraziye semtine kamet-firâz-ı efrâz olduktan sonra, kubbesi göğüs gerip minareleri dik geldiği için Fatih Camii'nin etrafını dolaşmakla yetinerek Fatih merhumun türbesini ziyaret eder ve merkad-i şeriflerine İhlas`la Fatiha okur. Ateş medrese talebelerini dil-suhte etmiş, Azablar yönünde cehennem azabı neşredip Atpazarı'nda üzengi parlattıktan sonra Küçük Pazar'da alışverişe başlamış, Çinili Hamam'a girip solundaki sokakları döne döne yakmıştır. Vefa semtine "Ol bi-vefâye dek gideriz" diyerek yönelen ateş, Eski Odalar'dan yenilenmesi gerektiğini tembih ederek geçer. Halıcılar Köşkü'ne hile halısını döşer. Laleli Camii'ni lale bahçesine çevirip Simkeşhane'de rişte-i imtidâdı hadde-i sükûnundan geçirir. Yedikule'ye yedi başlı bir ejderha gibi savlet eder ve Langa Hisarı'nın çevresini ateşten bir palanga ile çevirir.
Deveye sormuşlar: - Yokuşu mu seversin, demişler, inişi mi? - Bu ikisinin ortası yok mu, yahut, düz başınıza mı yıkıldı, demiş... Bu fıkra malumdur. Fakat daha akıllı bir deveye aynı suali: - Yokuşu mu seversin, yoksa inişi mi, diye sordukları zaman daha hoş bir cevap vermiş: - Allah üçünün de belasını versin! - Canım, demişler, biz sana iki sual sorduk, sen üçüne cevap veriyorsun, üçüncüsü de nedir? - Düzü unuttunuz mu, demiş, günlerce çöl ortasında bitip tükenmeden düz gitmek de sanki hoş bir şey mi? Onun gibi bana da: - İttihatçılığı mı seversin İtilafçılığı mı, deseler o akıllı deve gibi: - Allah üçünün de hakkından gelsin! diyeceğim... Malum a, üçüncüsü de Millîcilik... Ankara ovalarında bitip tükenmeyen seferlerle yeknesak yaşamak da sanki hoş bir şey mi? İttihatçılık yokuş, İtilafçışıl iniş ise Millîcilik de çöl, düzlük, ovadır. *** Hani bir dilenci ağniyadan birine: - Beş, on lira ver hacca gideceğim! demiş, o da: - Fukaraya hac caiz olmaz! deyince: - Ben senden sadaka istiyorum, fetva değil! demiş...
Tarkan KONAR - Ütopya ile Distopya Arasında Bir Sarkaç: Beyoğlu
"Bir de tünel açıp tramvay yaptı Fransız bir mühendis 1874'te, biz bindik ilk denemelerde onu iyi hatırlıyorum. Tam kurtulmuştuk o yokuşu çıkmaktan ki şeyhülislam fetva verdi "İnsan ölmeden toprağın altına giremez," diye! Birkaç sene sadece hayvan taşıdılar o yüzden. Yap-işlet-devret modeli deyip adamlara tünel yaptırdılar, sonra hayvan taşıttılar, ne gülmüştük ama."