Albenika ağacın üstünden Osman’a bakıyordu. Kırk örgülü saçından kırklarca ışık aksediyordu. Bileklerine, boğazına, göğüslerine rengârenk takılar takmıştı. Sadağından bir ok çıkardı, altın yayını gerdi. Çekti. Bıraktı. Güneş elası gözlerinden gelmişti bu ok. Osman vurulmuştu...