Kırbaç şakırtısı gibi bir ses duyuldu. Snape sendeledi Sırtında uzun, dantelli bir elbise, başında da tepesinde güve yenikli bir akbabanın bulunduğu yüksek bir şapka vardı şimdi. Elinde koskocaman, kırmızı bir çanta taşıyordu.
Herkes kahkahayı bastı.
Smape yüzünde çarpık bir gülümsemeyle, "Baban hakkında yanlış bir fikir edinmenden nefret ederdim, Potter," dedi. "Şanlı bir kahramanlık hikayesi mi hayal ediyordun? Öyleyse ben hemen bunu düzelteyim- azizden farksız baban ve arkadaşları bana çok eğlenceli bir şaka yaptılar. Eğer baban son anda tırsmamış olsaydı, bu şaka benim canıma mal olabilirdi. Yaptığının cesurca bir yanı yok. Benimkini olduğu kadar kendi canını da kurtarıyordu. Şakaları başarıya ulaşşaydı, Hogwarts'tan atılırdı."
(Lupin)
"Benden bir daha paçanı kurtarmamı bekleme Harry. Sirius Black'i ciddiye almanı sağlayamadım. Ama Ruh Emiciler yanına yaklaştığında duyduklarının senin üzerinde daha büyük bir etkisi olmasını beklerdim. Annenle baban sen hayatta kalasın diye canlarını verdiler, Harry. Onlara borcunu böyle mi ödüyorsun- bir torba dolusu sihirli şaka uğruna fedakarlıklarını hiçe sayarak mı?"
Harry hiç bu kadar tuhaf bir grup içinde bulunmamıştı. Merdivenden aşağı inerken başı Crookshanks çekiyordu; altı bacaklıların katıldığı bir yarışın yarışmacılarına benzeyen Lupin, Pettigrew ve Ron onun arkasından geliyorlardı. Onların arkasında Profesör Snape, kendi asasının etkisiyle havada tekinsiz bir şekilde süzülüyordu. Snape'in asasını Sirius elinde tutmuş, onu yönlendiriyordu. Profesör'ün ayak parmakları inerlerken her basamağa çarpıyordu. Harry ve Hermonie ise en arkadaydı.
Mahsur kalmış cadıların ve büyücülerin acil durum taşıtı Hızır Otobüs'e hoş geldiniz. Asanızı tuttuğunuz elinizi uzatın, Otobüs'e atlayın, sizi istediğiniz yere götürelim.
"Mr Aylak, Profesör Snape'e selamlarını sunar ve anormal derecede büyük burnunu başkalarının işine sokmamasını rica eder."
Snape dondu kaldı. Harry nutku tutulmuş halde mesaja bakıyordu. Ama harita bununla kalmadı. İlkinin altında başka yazılar da beliriyordu.
"Mr Çatalak, Mr Aylak'a katılmakla kalmayıp, Profesör Snape'in çirkin bir rezil olduğunu eklemek ister."
Durum o kadar ciddi olmasa, çok komik olurdu aslında. Üstelik dahası da vardı...
"Mr Patiayak böyle bir budalanın Profesör olabilmesine nasıl hayret ettiğini belirtmek ister."
Harry dehşet içinde gözlerini yumdu. Onları yeniden açtığında, harita son sözünü söylemişti.
"Mr Kılkuyruk, Profesör Snape'e iyi günler diler ve saçını yıkamasını salık verir, pis herif."
"Aslında tutsakları içeride tutmak için duvarlara ve denize ihtiyaç yok. Çünkü zaten hepsi kendi kafalarının içine kısılmış durumdalar. Neşeli tek bir şey düşünebilecek durumda değiller."