Dil teşne beden aşk ile bir mertebe pür tâb
Yah pare olur âteşi sûzân elimizde
(Gönül susuzluktan yanıyor.Vücudum aşk ile o derece ateşli ki buz parçası elimizde eriyip yakıcı bir kor haline geliyor.)
Kalmazsa ger ol gûşe-i dâmân elimizde
Elden ne gelür çâk-i giriban elimizde
(Sevgilinin eteğinin köşesi elimizde kalmazsa elden ne gelir? Ne yapalım hiç olmazsa yakamızın yırtığı elimizde ya)
Sevgili her zaman sultandır. Sultanların eteğine sarılınır)
Âşıka tan etmek olmaz mübteladur neylesü
Âdem’e mihr ü muhabbet bir beladur neylesün
(Aşıkı ayıplamak doğru değildir, ne yapsın düşmüş(alışmış) bir kere. İnsanoğluna aşk ve sevgi bir beladır ne yapsın.
Bir nefes dîdar içün bin can fedâ itsem n’ola
Nice demlerdür esiri iştiyakıdur gönül
(Sevgilinin yüzünü bir an görebilmek için bin can feda etsem çok mu? Gönül nice zamandan beri onun aşkının hasretinin esiridir.)
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT
Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Bela budur ki alışdı belâlarunla gönül
Gamun da gelse dile bâ’is-i meserret olur
(Asıl bela şu ki, gönül belalarınla alıştı Şimdi gönüle gamın da gelse sevinç sebebi oluyor)
Dil ise gitti kesülmez heva-yı aşkundan
Nasihat eyledügümce beter melamet olur
(Gönülse elden gitti aşkının arzusundan bir türlü vazgeçmiyor. Ben nasihat ettikçe o daha beter rüsva oluyor)
Övdüğü en sessiz, en yumuşak kişi, Nef’i nin kalemiyle bir kahraman haline gelir. Bunun için Nef’i, kediyi kaplan gibi yırtıcı atılgan Nedim de kaplanı uslu bir kedi kadar yumuşak gösterir.