İSLÂM AKILCI MI?
İslâm’ın Akılcı bir din olduğunu işitmek sanıyorum bazılarımızın hoşuna gidiyor. Fakat acaba böyle bir niteleme yerinde midir? Islâm bazılarımızın sandığı gibi “akılcı” bir din midir? “Akılcılığın” ne olduğu hususunda ortak bir anlayışa varmadan bu sorunun cevabını alamayız. İlkin “akla uygun” olanla “akılcılık” arasındaki sınırı belirlememiz
Rasim Özdenören-Kafa Karıştıran Kelimeler Sayfa 44.45. 46.47Kitabı okudu
İslam'ın öngördüğü ibadetlerin hemen hiçbiri, İslamdışı bir toplumda icra edildiğinde, toplum bakımından onlardan beklenen sonuçları doğurmaz. Mesela faiz üzerine kurulu bir toplum düzeninde, zekatını veren bir Müslüman bireysel olarak ibadetini yerine getirmiş olur, fakat öyle bir toplumda zekattan beklenen öteki sonuçlar doğmaz.
Reklam
İslam ancak bütün rükünleriyle yaşanıldığında anlamlı bir dizge ortaya çıkar.
"Gül Yetiştiren Adam'dı o. Hastalar ve Işıklar ile Denize Açılan Kapı'da, Toz ve Hışırtı içindeki Kör Pencereler'den bakıp Kuyu'ya düştüğü zamanlarda bile Ansızın Yola Çıkmak dürtüsüyle Çözülme gösterip Çarpılmışlar'a dönenlere inat Çok Sesli Bir Ölüm'ü seslendirdi. Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler ve teşebbüslerde bulundu defalarca. Yine Müslümanca Yaşamak üstüne fikirler üretti durdu. Kafa Karıştıran Kelimeler'den müteşekkil Yaşadığımız Günler'e inat Ben ve Hayat ve Ölüm sac ayağında İpin Ucu'na sıkı, sımsıkı tutundu. Acemi Yolcu ile Eşikte Duran İnsan için Yeniden İnanmak temalı Yüzler'ce İmge Gerçeklik ortaya koydu. Yeni Dünya Düzeninin Sefaletini bahane ederek Aşkın Diyalektiği'ne akıl sır erdiremeyen kalbi karışıklar için İki Dünya Arasında haklı ve geçerli Düşünsel Duruş sergiledi. Kimi Çapraz İlişkiler kimi Kent İlişkileri fırsat bilip Ruhun Malzemeleri'ni yadsıyan dahası Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı sorusuyla Köpekçe Düşünceler devşirenler için Red Yazıları kaleme aldı. Tüm bu çabaları onu bir Bir Gülistan Mimarı olarak adlandırmamızı zorunlu kıldı..."
İnsanoğlunun ortak amacı sayabileceğimiz barış ve adalet üzerine kurulu bir dünyada yaşamasının biricik teminatı, biricik vaat sahibi ancak ve yalnız İslâm olarak görünüyor. Musevilik, özel dini hâline geldiği belli bir ırkın çıkarlarını sağlama adına hareket ederken, Hristiyanlık kendi çürümüş yapısını ayakta tutabilmek için, köle telakki ettiği diğer insanları sömürerek, onların omzuna basarak yükselme ihtiyacındadır. Mevcut şekilleriyle başka türlü bir tavır içinde bulunmaları da imkân dahilinde görünmüyor.
Sayfa 208Kitabı okudu
Batı uygarlığı, kendi dışındaki insanlara köle olarak bakmaktan hiç vazgeçmedi. Evrensel bir devlet kurma fikrinde bile diğer insanları köle olarak görme tecellisine şahit oluyoruz.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.