Kültürlü insanlar için kitap, içinde yaşadıkları çevre ve dünyadan daha geniş, derin ve zengin bir âlem teşkil eder.
Derin kültür konuşma ile değil, kitaplarla elde edilir. Bir veya birkaç kitapla değil yüzlerce kitapla... Boş vakitlerini kitap okumakla geçirenler, yüzlerce kitap okuyabilirler. Biz okuduklarımızın pek azını başkalarına aktarırız. Kültürlü bir insanın fikir ve his dünyası, konuşmalarından kat kat geniştir. Konuşma bir insan hakkında pek az bilgi verir. Kültürlü bir insanı tanımak için okuduğu, bilhassa tekrar tekrar okuduğu kitapları bilmek lazımdır. Nice insanlar vardır ki, sükûtlarının arkasında uçsuz bucaksız bir fikir deryası dalgalanır.
İnsanlık tarihi; dinler, inançlar ve ideolojiler arasındaki savaşların tarihidir. İnsanlar son yüzyıllarda madde ve paraya önem verdikleri için, ekonomiye dayanan fikirler ve ideolojiler politik ve sosyal hayatta ön planda yer almaya başlamıştır. Fakat madde ve paranın da diğer değerler gibi, bir inanç konusu olduğu unutulmamalıdır. Bir Mevlana ve Yunus Emre için madde veya paranın hiçbir değeri yoktur. Onlara göre, maddi her şey insanları Tanrıdan uzaklaştırır. Para, Abdülhak Hamid'in:
"Para mâbud ve bankalar mâbed"
mısrasında söylediği gibi, çağın dini haline geldiği için üstün bir kıymet sayılmaktadır.
Yunus bir mısrasında dinin birleştirici gücünü çok güzel anlatır
"Aşk ile bağladık kamet safımızı kim ayıra"
Camide namaz kılarken yan yana ve arka arkaya dizilen insanların teşkil ettikleri nizam son derece mânâlıdır. Burada insanlar sadece Allah karşısında değillerdir. "Yan yana" ve "beraber oluş" duyguları sadece dinî duyguyu kuvvetlendirmekle kalmaz, "sosyal birlik hissi"ni de doğurur. Yahya Kemal, "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiirinde, camide beraber ibadet ederken duyulan bu "sosyal birlik duygusu"nu kuvvetli bir şekilde ortaya koymuştur :
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses...
Sadece mücerret düşüncelere dayanan felsefe sistemleri ve ideolojiler, hiçbir zaman dinlerin ibadet, dua ve merasimlerine istinat eden birleştirici kudretine ulaşamaz.
Stendhal, bir insan kitaptan her şeyi öğrenebilir, fakat bir karakter ve şahsiyet haline gelemez, der. Karakter ve şahsiyete ferdî özelliklerin gelişmesiyle ulaşılır.
Bütün medeni milletler, çocuklarının dillerini kendi kültür eserlerini bizzat okuyarak anlayacak bir seviyeye getirmek için çalıştıkları, lügat hazinelerini zenginleştirdikleri halde, bizde tam tersi yapılıyor. Kırk iki yıldır üniversitede hocalık yapıyorum. Her yıl üniversiteye gelen öğrencilerin lügat hazinesinin gittikçe fakirleştiğini görüyorum. Kendi atalarının dilini bilmedikleri için onlar, bizim için son derece kıymetli eserleri okumaktan mahrum kalıyorlar. Yetişen nesiller bu yüzden kendi kültür değerlerine karşı yabancılaşıyorlar. Bugün Türkiye’de profesörler arasında bile milli kültür kaynaklarına gidebilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır.