12. De ki: “Kimindir, göklerde ve yerde olan bütün varlıklar? Onların da mecburen kabul edecekleri cevabı kendin vererek “Allah’ındır!” de. O Allah ki, kullarına merhamet etmeyi ve onlara dâimâ sevgi ve şefkatle yönelmeyi kendisine ilke edinmiş, vazgeçilmez bir görev olarak yazmıştır. Fakat bu merhamet, adâleti engelleyecek bir merhamet değildir. Nitekim Allah, gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan Diriliş Günü hepinizi hesaba çekmek üzere huzurunda toplayacaktır. Fakat kendilerini felâkete sürükleyenler, bu hakîkate iman etmezler. Hâlbuki;
13. Gecenin ve gündüzün içinde barınan her şey O’nun kudret ve hükümranlığı altındadır ve O, her şeyi işitendir, bilendir.
"Siperler arasındaki mesafe sekiz metre. Yani ölüm kesin... Birinci siperdekilerin hiçbiri kurtulamadan şehit düşüyor. İkinciler onların yerine geçiyor... Fakat ne kadar gıpta edilecek bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, 3 dakikaya kadar öleceğini de çok iyi biliyor... En ufak bir korku, endişe göstermiyor... Sarsılmak yok! Okuma bilenler Kur'an-ı Kerim okuyor, bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyor. Emin olun ki Çanakkale savaşlarını kazandıran; işte bu yüksek ruhtur..."
Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.
Sana "Allah yolunda kime harcayalım?" diye soruyorlar. De ki: "Verdiğiniz nafaka ana baba, en yakınlar, öksüzler, biçareler ve yolda kalmışlar içindir." Hayır namına daha ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilir.
(Bakara Suresi, 215)
Efendimiz(sav) buyurmuşlar:
"Sizden biri, Rabbi ile münâcât ve mükâlemeyi(O'na yalvarıp O'nunla konuşmayı) severse huzûr-i kalp ile Kur'ân okusun." (Süyûtî)