Bilirsin unutulmak dokunur ya her insana..
“Beni unutmayacaksın gittiğim zaman, değil mi?” diye sordu Connie. .. “Unutmak mı?” dedi. “Biliyorsun, hiç kimse unutmaz.
Ne güzelsin ilkbahar
Gerçekten güzel bir gündü, ilk hindiba çiçekleri küçük güneşler gibiydi, ilk papatyalar kar aklığındaydı. Kahverengi fındık ağaçları, yarı açılmış yaprakları, tozuyan, son tırtıl çiçekleriyle dantel gibiydi. Tabak gibi açılmış, sımsıkı yere yapışık, sarı ışıltılı kırlangıçotları her yanda küme kümeydi. İlkyazın koyu sarısıydı bu. Çuhaçiçekleri iyice açılmış, birçokları da solmuştu, sık, dolaşık çuhaçiçekleri utangaçlıklarını yitirmişlerdi artık, sere serpe açılmışlardı. Solgun başaklar gibi tomurcuklanan sümbüllerin yapışkan koyu yeşili bir deniz gibi uzanıyordu, yol kıyısında da unutmabeni çiçekleri göze çarpıyor, hanımküpeleri mürekkep moru bürümcüklerini açıyorlardı, bir çalının dibinde de mavi kuş yumurtalarının kırık kabukları vardı. Dört bir yanda, yaşamın kımıltısı düğüm düğüm tomurcuklar!
Reklam
“Peki ama, bir dokunuş bunca uzun sürebilir mi?” diye sordu Connie birden. “Bunca uzun bir süre, sana onun varlığını duyurabilecek etkide kalabilir mi?” . “Ay Sayın Leydi, başka ne kaldı ki?
Ama bir kadınla bir erkek kaynaşmaya görsün, ne yapar yapar ayırmak isterler ötekiler.”
“Bir erkeğin, insanın kanına bir kez karışmış olması korkunç bir şey!”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.