Her bir bugday tanesinde bir yildizin ruhu saklidir.
Et Diabolus incarnate est. Et homo factus est.
Ve Şeytan ete kemiğe büründü. Ve insan oluştu.
Sayfa 23 - ClarkeKitabı okudu
Reklam
O.T.O. ya da “Ordo Templis Orientis” (Doğu Tapınağı Tarikatı)
" -O.T.O yüzyılımızın başında Alman Kal Kellner tarafından kuruluyor; 1904’te “yüce bir giz”in koruyucusu olarak tanıtılıyor; 1912’de ise çağdaş gizemciliğin kara büyücüsü Aleister Crowley örgüte üye oluyor. Özet olarak O.T.O’nun öğretisi “doğanın tüm gizlerini” açıklayan, cinsel sihire dayalı bir öğretidir. Örgütün üyeleri arasında, İmparator Crowley bir yana, Alman gizemcisi Theodor Reuss, İrlandalı siyaset adamı Sean MacBride, Bavyera Kralı I. Louis’nin dillere destan metresi Lola Montes’in kızı Landsfeld Kontesi, Dion Fortune adı ile bilinen gizem kuramcısı ve Kabalacı Violet Firth, İngiliz edebiyatının fantastik ustalarından Arthur Machen ve Osmanlı demiryolları hisselerinin satıcısı Glenstroe Kontu Mattheus MacGregor yer almaktaydılar."
Sayfa 91 - ÖRGÜTLER VE BİREYLER, EpubKitabı okudu
Ve (bir) şeytan ete kemiğe büründü. Ve insan oluştu.
"ET DIABOLUS INCARNATE EST. ET HOMO FACTUS EST"
Sayfa 23 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Festival
İnsanı derin düşüncelere sevk eden bu atmosfer öyküsü Ekim 1923’te yazılmış olup Lovecraft’ın Aralık 1922’de Massachusetts’teki Marblehead’e yaptığı ziyaret üzerine yazıldığı açıktır. Kingsport kentinden her ne kadar ilk defa “Korkunç İhtiyar”da söz edilmiş olsa da kent ilk defa bu öyküde Marblehead’le özdeşleştirilmiştir. Lovecraft daha sonra öyküyü yazarken Margaret A. Murray’in The Witch-Cult in Western Europe (1921) (Batı Avrupa’da Cadı-Kültü) adlı kitabından esinlendiğini kabul edecektir. Lovecraft ayrıca öykülerinde benzer kavramlara yer veren Arthur Machen’i de o sıralarda keşfetmiştir. Öykü ilk defa Weird Tales’ın 1925 Ocak sayısında yayımlanmıştır. “Efficiunt Daemones, ut quae non sunt, sic tamen quasi sint, conspicienda hominibus exhibeant.” -LACTANTIUS- Yurdumdan Çok uzaklarda, büyüleyici doğu denizlerinin etkisi altındaydım. Alacakaranlıkta denizin kayaları dövdüğünü duyuyor, Çarpık Çurpuk ağaçları bulutsuz bir göğe ve yeni doğmakta olan yıldızlara doğru kıvrılarak yükselen tepenin ötesinde uzandığını biliyordum. Atalarımın beni uzaklardaki eski kasabaya çağırmış olması nedeniyle yeni yağmış, pek derin olmayan karlar üzerinde yürüyerek Aldebaran yıldızının ağaçlar arasından göz kırptığı yere doğru yükselen yol boyunca ilerlemeye devam ediyor, daha önce hiç görmediğim, ama sık sık düşlediğim eski kasabaya doğru gidiyordum.
Alfa YayıncılıkKitabı okudu
685 öğeden 821 ile 685 arasındakiler gösteriliyor.