Aşka, arzuya da aynı cömert taşkınlıkla atılırdı; sevmek, vermek, el koymak, kaybetmek, acı çekmek: herkesin her gün tattığı o küçük, sayısız ölümü tatmak için. Ölüşü, ağlaması, acı çekişi, yitirişi bile coşkun, şevk doluydu.
Erkek ona, o dans sırasında, bütün kadın suretlerinin silindiği bir diyar, bir ‘ara dünya’ keşfettiğini anlatmadı: Tıpkı kendisi gibi, kadından, anneden, kız kardeşten, eş ya da metresten kaçan oğlanlarla dolu bir dünya.
Reklam
Bir kuşlar diyarındaymış gibi uçuşan, insanların çoğundan biraz daha hızlı, daha çevik olan, insanlığın hep biraz önünde ya da gerisinde kalan, insanoğlundan duyduğu büyük korku yüzünden sürekli kaçan, duvarlardan, çitlerden bıkmış usanmış, durmaksızın engin, açık düzlükleri arayan, özgürlüğe susamış, dört bir yandan yağan uyarılar, eleştiriler yüzünden titreyen, her an, her yerde tehlike sezen... bu ürkek, uçucu, genç adamları sevmeyi ne zaman keseceğim?
Hemen hemen çoğu kez yaptığımı şey bu yüce kaçışı:)
En yüce eylem biçimi, kaçıştır!” dedi, Michael’a.
Siz birbirinize benziyorsunuz,” dedi Michael. Donald daha dürüst, çünkü daha az seviyor,” dedi Michael.
Havalar sıcak:)
çırılçıplak soyunuyordu.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.