Artık kendi kendine, dünyanın ona neler hazırlamakta olduğu sorusunu sormadığı için, Bay Palomar'ın şimdi bir rahatlama duygusu duyması ve ayrıca artık kendisiyle ilgilenmeyecek olan dünyanın rahatlamasını da fark etmesi gerekiyor.
Kendi üstümüzden geçerek, kendimizin dışındaki hiçbir şeyi tanıyamayız.
Reklam
Kendini nesnelerde bulmak, belirtilerde kendini tanımak, dünyayı bir simgeler bütününe dönüştürmek; uzun biyolojik gecede, kültürün neredeyse ilk şafağı.
Yoksa, kendimizi evrenin içinde rahat hissetmemize engel olan, duyularımıza duyduğumuz bu güvensizlik mi? Kendime getirmem gereken ilk kural şu olmalı: Gördüğüm şeyle bütünleşmeliyim.
Bay Palomar, sessizliğin, sözün söyleyebileceğinden biraz daha fazla bir şey içermesini umuyor hep. Ama, ya gerçekten de söz, var olan her şeyin yöneldiği varış noktası ise? Ya da zamanın başlangıcından bu yana, var olan her şey söz olmuşsa?
insan olgunluk çağında kendisi için önemli bir kitap okuyup, "Bunu okumadan, nasıl yaşayabilirdim" ya da "Gençliğimde okumamış olmam ne yazık" diyebilir. İşte bu söylenenlerin fazla bir anlamı yoktur, özellikle de ikincinin, çünkü o kitabı okuduğu andan başlayarak, o kişinin yaşamı, o kitabı okumuş bir kişinin yaşamı olur ve kitabı erken ya da geç okumuş olmak bir önem taşımaz, çünkü okumadan önceki yaşam da, şimdi bu okumanın belirlediği bir biçimi almıştır.
Sayfa 98
490 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.