Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'...cümleler işe yaramazdı, anlamsızdı –ölü, kof kelimelerden ibaretti.'
Süleyman'ın Özdeyişleri
'Ne zamana kadar yatacaksın, ey tembel kişi? Ne zaman kalkacaksın uykundan?'
Reklam
"Tanrım, sana inanıyorum, inançsızlığıma derman ol. Tanrım, inanıyorum, inanıyorum; inançsızlığıma derman ol." Nafileydi, tamamen nafileydi. Sözleri sarf ederken bile beyhudeliklerinin farkındaydı ve hareketinden dolayı kısmen utanç duyuyordu. Kafasını kaldırdı. Tam o anda burnuna sıcak, kötücül bir koku geldi; son sekiz ayda unutulan
Sayfa 324 - Can YayınlarıKitabı okudu
Memento mori Memento senescere
Sayfa 285 - Can Yayınları; Öleceğini unutma, yaşlanacağını unutmaKitabı okudu
Mektubu okuyunca Dorothy aniden ev özlemiyle doldu. Mıntıkasını ziyaret etmeye, izci kızlara yemek dersleri vermeye dönmek için can atarken buldu kendini ve tüm bu süre zarfında babasının onsuz nasıl ayakta kaldığını, o iki kadının babasına doğru düzgün bakıp bakmadığını merak etti üzüntüyle. Babasına düşkündü ama bunu belli etmeye çekiniyordu. çünkü babası sevgi gösterilerinden hoşlanan bir adam değildi. Son dört ayda onu ne kadar az düşündüğünü fark ederek şaşırdı, hatta şok oldu. Varlığını unuttuğu haftalar olmuştu. Ama gerçek şuydu ki, hayatta kalma mücadelesi yüzünden başka herhangi bir hisse vakit ayıramamıştı.
Sayfa 281 - Can YayınlarıKitabı okudu
İbadetin gücünü tekrar hissettiği bir an olmadı. Gerçekten de ibadet kavramının onun için artık bir anlamı yoktu; inancı, tamamıyla ve geri dönüşü olmayan bir biçimde kaybolmuştu. Esrarengiz bir şeydir inanç kaybı - inancın kendisi kadar esrarengiz. İnanç gibi, kaybı da temelde mantığa dayanmaz; daha ziyade zihinde yaşanan bir algı değişikliğidir. Ama kilisedeki ayinler onun için hiç anlam ifade etmese de Dorothy kilisede vakit geçirdiğine pişman değildi. Bilakis, pazar sabahlarını huzur dolu kutsal bir mola olarak görüyor ve iple çekiyordu; üstelik sadece pazar sabahları Bayan Creevy'nin meraklı bakışlarıyla dırdırından kurtulduğu için değil. Kilisenin havası ona daha başka, daha derin bir anlamda teskin edici, güven verici geliyordu. Çünkü kilisede olan her şeyde, amacı ne kadar absürt ve ödlekçe olursa olsun her şeyde, dış dünyada kolay kolay bulunamayan bir şey -tanımlanması zor ama terbiyeye, manevi güzelliğe dair bir şey- olduğunu hissediyordu. Ona, artık inanmasan bile kiliseye gitmek, gitmemekten daha iyiymiş; eski çağlara dayanan âdetleri sürdürmek, köksüz bir özgürlüğün içinde sürüklenmekten daha iyiymiş gibi geliyordu. Bir daha asla bir duayı samimiyetle inanarak okuyamayacağını biliyordu ama büyürken kendisine belletilen ibadetleri hayatının sonuna kadar sürdürmek zorunda olduğunu da biliyordu. Bir zamanlar hayatını, canlı çerçevesini ayakta tutan kemikler misali bir arada tutan inançtan geriye kalan buydu.
Sayfa 275 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ufak zorluklara rağmen o ilk haftalarda her şey nasıl da tıkırında gidiyordu! Gerçekten, nasıl da uğursuz denebilecek kadar tıkırındaydı! Bayan Creevy, kömür fiyatlarıyla ilgili uzun uzun söylendikten sonra Kasım'ın 10'u gibi sınıfta ateş yakılmasına izin vermeye başladı. Sınıf doğru dürüst ısınınca çocukların gözle görünür biçimde zihinleri açıldı. Hatta Bayan Creevy'nin evde olmadığı kimi zamanlar ateş şöminede çatırdar, çocuklar en sevdikleri derslere dalmış, sessiz sessiz çalışırken mutlu saatler geçirdikleri bile oluyordu. En güzeli, iki üst sınıfın Macbeth okuduğu zamanlardı; kızlar sahneleri heyecandan nefessiz kalıp cırlayarak okuyor, Dorothy kelimeleri doğru telaffuz ettiklerinden emin olmak ve Bellona'nın damadının kim olduğunu, cadıların süpürgelerle nasıl uçtuğunu açıklamak için onları durduruyordu; kızlar, sanki bir dedektif hikâyesi okuyormuşçasına heyecanla Birnam ormanının nasıl Dunsinane tepelerine yürümüş olabileceğini, Macbeth'in nasıl ana karnından çıkmamış bir adam tarafından öldürülmüş olabileceğini öğrenmek istiyorlardı. İşte bunlar, öğretmenliği değerli kılan anlar - çocukların hevesinin yalazlanan bir ateş gibi sizinkiyle eşleştiği ve beklenmedik zekâ pırıltılarının bütün angarya işleri unutturduğu anlar. Eğer elinizde sınırsız yetki varsa dünyadaki en büyüleyici işlerden biridir öğretmenlik. Lakin Dorothy henüz bu "eğer"in dünyadaki en büyük "eğer"lerden biri olduğundan habersizdi.
Sayfa 251 - Can YayınlarıKitabı okudu
Dorothy çitin öteki tarafında büyümekte olan bir yabangülü fark etti ve elbette henüz çiçek açmamış olan bitkinin İskoç gülü olup olmadığını anlamak amacıyla kapının üstünden tırmandı. Çitin altındaki uzun otların arasına diz çöktü. Burası, bu yere yakın nokta çok sıcaktı. Görünmeyen çok sayıdaki böceğin vızıltısı kulaklarında çınladı ve biçilmiş
Sayfa 68 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ah... zihninizde bir şeyler değişiyor. Ve sonra bütün dünya değişiyor çünkü siz artık ona farklı bakıyorsunuz.
"Ah, küçük hanım ,beni iyi edecek hiçbir çare yok. Ben iyileştirilecek durumda değilim, bu dünyada değil. Bu acımasız dünyada asla iyileşmem ben."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.